Enterokok Suşlarının Antimikrobiyal Duyarlılıklarının
Belirlenmesinde
Mikrodilüsyon Yöntemi ile Phoenix Otomatize Sisteminin Karşılaştırılması*
Comparison
of Microdilution Method and Phoenix Automated System for Testing
Antimicrobial Susceptibilities of Enterococcus Strains
Dolunay GÜLMEZ, Gülşen HASÇELİK
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara.
Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Medical Microbiology, Ankara, Turkey.
* Bu çalışmanın bir kısmı, XII. International Congress of Bacteriology and Applied Microbiology (IUMS) kongresi (5-9 Ağustos 2008, İstanbul)'nde sunulmuştur.
ÖZET
Enterokoklar aminoglikozidler ve sefalosporinler gibi yaygın olarak kullanılan antibiyotiklere dirençli olan önemli patojenlerdir. Uygun antimikrobiyal tedavinin verilebilmesi için direncin doğru olarak belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı, enterokokların antimikrobiyal duyarlılıklarının saptanmasında Phoenix sisteminin (Becton Dickinson, ABD), referans mikrodilüsyon yöntemiyle karşılaştırılmasıdır. Çalışmaya, 2005-2007 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Hastanesi rutin mikrobiyoloji laboratuvarında klinik örneklerden izole edilen 1248 Enterococcus spp. (903 Enterococcus faecalis, 345 Enterococcus faecium) suşu alınmıştır. Suşlar Phoenix sistemi tarafından tanımlanmış; ampisilin, teikoplanin, vankomisin, gentamisin ve streptomisin duyarlılıkları Phoenix sistemi ve mikrodilüsyon yöntemiyle çalışılmıştır. İki yöntem arasındaki kategori uyumu oranları tüm antibiyotiklerde %97'nin üzerinde hesaplanmıştır. Çalışılan 1248 suştan 76 tanesinde uyumsuz sonuçlar gözlenmiştir. Çok büyük hata oranları ampisilinde %1.5, gentamisinde %1.3, streptomisinde ise %0.9 olarak belirlenmiştir. Büyük hata oranlarının streptomisin için %1.4, ampisilin ve vankomisin için %0.6, gentamisin için %0.3 olduğu görülmüş; küçük hata oranları ise vankomisinde %0.2, teikoplaninde %0.1 olarak saptanmıştır. Mikrodilüsyonla elde edilen direnç oranları; streptomisin için %44, gentamisin için %29.7, ampisilin için %25.6, vankomisin için %2.2 ve teikoplanin için %2.2 olarak bulunmuştur. E.faecium'da direnç oranlarının E.faecalis'e göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Vankomisine dirençli enterokokların %96.4'ü E.faecium olarak tanımlanmıştır. Sonuç olarak elde edilen verilere göre, enterokokların antimikrobiyal duyarlılıklarının belirlenmesinde, Phoenix sistemi, "Clinical and Laboratory Standarts Institute (CLSI)"un önerdiği mikrodilüsyon yöntemi ile karşılaştırıldığında, güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, vankomisine dirençli enterokok tanısının hasta ve hastane açısından ayrı bir öneme sahip olması nedeniyle, Phoenix sisteminde vankomisin direnci saptandığında mikrodilüsyon yöntemiyle doğrulanması önerilmektedir.
Anahtar sözcükler: Enterococcus; antibiyotik duyarlılık testleri; mikrodilüsyon; Phoenix sistemi.
ABSTRACT
Enterococcus spp. are important pathogens which are intrinsically resistant to most of the commonly used antimicrobial agents such as aminoglycosides and cephalosporins. Accurate determination of resistance is important to ensure appropriate antimicrobial therapy. This study was undertaken to compare the susceptibility results obtained by Phoenix system (Becton Dickinson, USA) with reference microdilution method. We included 1248 Enterococcus spp. (903 Enterococcus faecalis, 345 Enterococcus faecium) strains isolated from clinical samples between 2005-2007 in routine microbiology laboratory of Hacettepe University Hospital. The strains were identified and the antimicrobial susceptibilities were determined by the Phoenix system. Antimicrobial susceptibilities to ampicillin, teicoplanin, vancomycin, gentamicin and streptomycin were also studied by microdilution method according to Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) guidelines. Evaluation revealed excellent agreement for all of the antibiotics with category agreement rates of > 97%. Among 1248 strains, 76 revealed discordant results. Very major error rates were 1.5% for ampicillin, 1.3% for gentamicin, and 0.9% for streptomycin. Major error rates were 1.4% for streptomycin, 0.6% for ampicillin and vancomycin and 0.3% for gentamicin. Minor error rates were found as 0.2% for vancomycin, and 0.1% for teicoplanin. Resistance rates obtained by microdilution were as follows; high level streptomycin 44%, high level gentamicin 29.7%, ampicillin 25.6%, vancomycin 2.2% and teicoplanin 2.2%. Resistance rates were higher in E.faecium than E.faecalis and 96.4% of the vancomycin resistant enterococcus isolates were identified as E.faecium. In conclusion, based on the data obtained, Phoenix system is reliable for testing susceptibilities of Enterococcus spp. to these antimicrobials. Since isolation of vancomycin resistant enterococci has an important impact in terms of hospital infection control, vancomycin resistance reported by the Phoenix system should be confirmed with an alternative susceptibility testing method.
Key words: Enterococcus; antimicrobial susceptibility testing; microdilution; Phoenix system.
Geliş Tarihi (Received): 22.09.2010 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 11.10.2010
GİRİŞ
Enterokoklar sepsis, menenjit, endokardit gibi ciddi enfeksiyonlara yol açabilen yaygın ve önemli patojenlerdir1,2. Bu bakteriler aminoglikozid, sefalosporin, klindamisin ve trimetoprim-sülfametoksazol gibi yaygın olarak kullanılan antibiyotiklere karşı doğal direnç göstermekte, bunların neden oldukları enfeksiyonlarda tedavi seçenekleri sınırlı kalmaktadır1,3. Enterokokların neden oldukları ciddi enfeksiyonların tedavisinde genellikle penisilin veya ampisilin ile birlikte aminoglikozidler kullanılmaktadır. Yüksek düzey aminoglikozid direnci varlığında, bu kombinasyonun etkili olabilmesi için yeterli sinerjistik etki sağlanamamakta ve vankomisin ilk tercih edilen antibiyotik olmaktadır1. Bu nedenle enterokoklarda antibiyotik direncinin, özellikle glikopeptid direncinin doğru saptanması kritik önem taşımaktadır. "Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)" enterokoklarda mikrodilüsyon yöntemini önermektedir. Bunun yanında sonuçların tekrarlanabilirliği, tür düzeyinde tanımlamanın yapılabilmesi, aynı anda antibiyotik duyarlılık değerlerinin verilmesi, kısa sürede sonuçların rapor edilebilmesi, epidemiyolojik verilerin daha kolay ulaşılabilmesi ve maliyetin azaltılması gibi avantajlar, otomatize tanımlama ve duyarlılık saptama yöntemlerinin tercih edilmesine neden olmaktadır4,5.
Bu çalışmada, enterokokların antimikrobiyal duyarlılıklarının saptanmasında Phoenix sisteminin (Becton Dickinson, USA) güvenilirliğinin belirlenmesi amacıyla referans mikrodilüsyon yöntemiyle karşılaştırması yapılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmaya, 2005-2007 tarihleri arasında izole edilen Enterococcus faecalis ve Enterococcus faecium suşları alındı. Phoenix sistemi, Enterococcus casseliflavus ve Enterococcus gallinarum suşlarının glikopeptid duyarlılık durumunu, bulduğu minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) değerinden bağımsız olarak dirençli rapor ettiği için bu türler çalışmaya dahil edilmedi6. Bir hastadan birden fazla suş çalışmaya alınmadı, ancak aynı hastada farklı vücut bölgelerinden izole edilen suşlar çalışmaya dahil edildi. İzolatlar üreticinin talimatları doğrultusunda Phoenix sistemi tarafından tanımlandı ve antibiyotik duyarlılıkları belirlendi. Ampisilin, teikoplanin, vankomisin, gentamisin ve streptomisin duyarlılıkları ayrıca mikrodilüsyon yöntemiyle CLSI önerilerine uygun şekilde çalışıldı3. Yöntemlerden herhangi biri ile vankomisin direnci saptandığında, vankomisin duyarlılığı E-test yöntemi (AB Biodisk, Solna) ile de çalışıldı. Sonuçlar arasında uyumsuzluk olması durumunda, testler tekrarlandı. Direnç oranları hesaplanırken, MİK değerine göre orta derecede duyarlı (OD) olan suşlar dirençli (D) kategorisine alındı. Değerlendirmede kategori uyumu (category aggreement), çok büyük hata (very major discrepancy), büyük hata (major discrepancy) ve küçük hata (minor discrepancy) oranları hesaplandı7.
BULGULAR
Çalışma süresi boyunca izole edilen 903'ü E.faecalis, 345'i E.faecium olmak üzere toplam 1248 Enterococcus spp. çalışmaya alınmıştır. Çalışılan 1248 suştan 159'unda iki yöntem ile elde edilen sonuçlar arasında uyumsuzluk gözlenmiş ve bu suşlarda önce mikrodilüsyon testi tekrarlanmış, uyumsuzluğun sürmesi durumunda Phoenix sistemi ile yeniden duyarlılık belirlenmiştir. Ancak, 76 suşta uyumsuzluk devam etmiştir. İki yöntem arasındaki farkın değerlendirilebilmesi amacıyla hesaplanan kategori uyumu, tüm antibiyotiklerde %97'nin üzerinde bulunmuş ve yöntemler arasındaki uyum mükemmel olarak değerlendirilmiştir (Tablo I). Antibiyotikler için saptanan çok büyük, büyük ve küçük hata oranları Tablo I'de görülmektedir.
E.faecium ve E.faecalis için mikrodilüsyon ile elde edilen direnç oranları Tablo II'de verilmiştir. E.faecium'da saptanan direnç oranlarının E.faecalis'e göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir.
TARTIŞMA
Otomatize sistemler mikrobiyoloji laboratuvarlarında iş yükünü azalttıkları ve daha kısa sürede sonuç verebildikleri için avantaj sağlamaktadırlar. Ayrıca, sonuçların değerlendirilmesi ve raporlanmasında nesnelliğin ön plana çıkması ve kayıtların daha iyi tutulmasına sağladığı katkılar da belirtilmektedir. Tenover ve arkadaşlarının8 geleneksel yöntemlerle otomatize sistemleri karşılaştırdıkları çalışmalarında, deneyimi yetersiz kalan teknisyenlerin geleneksel duyarlılık testlerini yanlış yorumlayabilecekleri vurgulanmaktadır. Çalışan teknisyenlere gerekli eğitim verildikten sonra enterokoklarda vankomisin agar tarama plaklarının değerlendirilmesi ve disk difüzyon testinde vanB geni taşıyan suşlarda zon çevresindeki hafif üremelerin saptanması daha doğru yapılabilmiştir8. Başka bir çalışmada, zon çapları ölçümünün -özellikle iş yükünün ağır olduğu laboratuvarlarda- sıkıcı, zaman alıcı ve ölçüm hatalarına açık bir yöntem olduğundan söz edilmektedir5. Otomatize sistemlerin kullanımı ile ilişkili tüm avantajlar, sistemin güvenilir olduğu durumlarda geçerli olabilmektedir. Antibiyotik duyarlılık testlerinde güvenilirliğin belirlenmesi için ilgili sistemin referans yöntemlerden biri ile karşılaştırılması gerekmektedir. Karşılaştırma sonucunda elde edilen veriler değerlendirildiğinde, kategori uyumunun ve esas uyumun (essential aggreement, EU) > %89.9, çok büyük hata oranının ≤ %1.5, büyük hata oranının ≤ %3 ve sistemde üremeyen suş oranının < %10 olması önerilmektedir7.
Literatürde otomatize sistemlerin antibiyotik direncini belirlemekte güvenilirliğini test eden farklı yayınlar bulunmaktadır. Fahr ve arkadaşları9 469 enterokok suşunda antibiyotik duyarlılık testlerinin değerlendirilmesinde Phoenix sistemini mikrodilüsyon yöntemi ile karşılaştırmışlardır. Buldukları kategori uyumu değerleri; ampisilin için %99.4, teikoplanin için %99.4, vankomisin için %98.8, gentamisin yüksek direnç için %98.2 ve streptomisin yüksek direnç için %98.2'dir. Enterokoklar için önemli bir ajan olan ampisilinde çok büyük hata saptanmamıştır. Tüm vankomisine dirençli enterokok (VRE) suşları doğru saptanmış ancak, bir suş yanlışlıkla VRE olarak bildirilmiştir9. Donay ve arkadaşları5 referans disk difüzyon yöntemi ile Phoenix sistemini karşılaştırmış ve enterokoklarda ampisilin, teikoplanin ve gentamisin yüksek direnci için kategori uyumunu %100 olarak belirlemişlerdir. Vankomisin için bu oran %92.5 olarak bulunmuş, bunun küçük hata oranlarındaki fazlalıktan kaynaklandığı ve çok büyük hata bulunmadığı belirtilmiştir5. Carroll ve arkadaşları10, enterokoklarda antibiyotik duyarlılık testlerinin değerlendirilmesinde Phoenix sisteminin performansını, referans olarak agar dilüsyon yöntemi ile karşılaştırmışlardır. Bu çalışmada, ampisilin, vankomisin, tetrasiklin ve furantoin için kategori uyumu %100, esas uyum %99.3 olarak hesaplanmış ve tüm VRE suşları doğru tanımlanmıştır. Araştırıcılar, enterokoklarda antibiyotik duyarlılığının saptanmasında Phoenix sisteminin güvenilir olduğu ve VRE için ek tarama testlerine gerek olmadığı sonucuna varmışlardır10. Phoenix sistemini E-test yöntemi ile karşılaştıran Brigante ve arkadaşları4 ise E.faecium suşlarında teikoplanin için kategori uyum değerini %87.5 olarak bulmuş, bunun dışındaki tüm antibiyotiklerde kategori uyumunu > %90 olarak saptamışlardır. Literatürde enterokoklarda otomatize sistemlerde saptanan antibiyotik direncinin referans yöntemlerle karşılaştırıldığı Türkiye'de yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bizim çalışmamızda saptanan kategori uyumu değerleri > %97, çok büyük hata ve büyük hata oranları ≤ 1.5 olup, "Food and Drug Administration (FDA)" tarafından önerilen sınırlarda bulunmuştur (Tablo II). Elde edilen sonuçlar literatür ile uyumludur.
VRE tanısı hasta ve hastane açısından ayrı bir öneme sahiptir. VRE'nin hızlı ve doğru olarak saptanması, hastanın uygun tedaviyi alabilmesi kadar hastane enfeksiyonlarının önlenebilmesi için de hayati önem taşımaktadır. Ülkemizdeki hastanelerde de VRE sürveyans çalışmaları başlatılmış, VRE'ye bağlı kolonizasyon ve enfeksiyonlar bildirilmiştir11,12,13. VRE ile enfekte hastalarda tedavi başarısızlığı maliyeti artırmaktadır14. Ayrıca, VRE'lerde etkin olan sınırlı sayıdaki antimikrobiyal ajanlara karşı direnç de bildirilmiştir. Hem vankomisin hem de linezolide dirençli suşlarla gelişen bir salgında, bu suşla enfekte olan hastalarda hastanede kalış süresi, morbidite ve mortalitenin daha fazla olduğu gözlenmiştir15. Bizim çalışmamızda Phoenix sisteminin VRE suşlarını başarıyla tespit ettiği görülmüştür. Vankomisine duyarlı 7 (%0.6) suşun Phoenix sistemi ile dirençli olarak rapor edilmesi dikkat çekmiştir. Bu durum literatürde de göze çarpmaktadır9. VRE tespit edilen hastalarda tedavi seçenekleri oldukça kısıtlanmakta ve hastanın izole edilmesi hastaneye ek iş gücü ve maliyet getirmektedir. Bunlar göz önüne alındığında, Phoenix sistemi tarafından vankomisin direnci saptanan suşlarda direncin ek bir yöntem ile doğrulanması uygun olabilecektir.
E.faecium suşlarında antimikrobiyal direnç oranları E.faecalis'e göre daha yüksek seyretmektedir16. Ülkemizden bildirilen oranlar da bunu desteklemektedir17. Kaçmaz ve arkadaşları17, antimikrobiyal direnç oranlarını E.faecalis ve E.faecium için sırasıyla; ampisiline %11 ve %77, tetrasikline %67 ve %71, siprofloksasine %15 ve %59, levofloksasine %8 ve %47, norfloksasine %41 ve %53, eritromisine %34 ve %77, kloramfenikole %30 ve %35, rifampine %58 ve %65 olarak rapor etmişler, yüksek düzey gentamisin direncini ise %8 ve %41 olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da test edilen tüm antibiyotikler için E.faecium'da direnç oranları daha yüksek bulunmuştur (Tablo II). Ayrıca, saptanan 28 VRE izolatının 27 (%96.4)'sinin E.faecium olduğu gözlenmiştir. Elde edilen verilere göre, Phoenix sisteminin enterokoklarda ampisilin, teikoplanin, vankomisin, gentamisin ve streptomisin duyarlılıklarının belirlenmesinde güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, vankomisin direnci saptandığında alternatif bir yöntemle doğrulama önerilmektedir.
TEŞEKKÜR
Çalışmamızın istatistiksel değerlendirmelerindeki yardımı nedeniyle Jale Karakaya'ya teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Uzm. Dr. Dolunay Gülmez,
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
06100 Ankara, Türkiye.
Tel (Phone): +90 312 305 1560,
E-posta (E-mail): dolunay@hacettepe.edu.tr