Yazdır

Mukormikoz: 12 Olgunun Retrospektif Değerlendirilmesi

Mucormycosis: Retrospective Evaluation of 12 Cases

Bilgin ARDA1, Aytaç ERDEM1, Oğuz Reşat SİPAHİ1, Meltem IŞIKGÖZ TAŞBAKAN1, Hüsnü PULLUKÇU1,
Mehmet Sezai TAŞBAKAN2, Naim CEYLAN3, Dilek Yeşim METİN4, Raşit MİDİLLİ5, Tansu YAMAZHAN1,
Sercan ULUSOY1

1 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İzmir.

1 Ege University Faculty of Medicine, Department of Infectious Diseases and Clinical Microbiology, Izmir, Turkey.

2 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir.

2 Ege University Faculty of Medicine, Department of Chest Diseases, Izmir, Turkey.

3 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, İzmir.

3 Ege University Faculty of Medicine, Department of Radiology, Izmir, Turkey.

4 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İzmir.

4 Ege University Faculty of Medicine, Department of Medical Microbiology, Izmir, Turkey.

5 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, İzmir.

5 Ege University Faculty of Medicine, Department of Otolaryngology, Izmir, Turkey.

 

ÖZET

Mukormikoz nadir görülen ve sıklıkla yüksek mortalite ile seyreden invazif bir mantar enfeksiyonudur. Pulmoner mukormikoz ve disemine form bağışıklığı baskılanmış olgularda, rinoserebral form ise diyabetli olgularda daha sık görülmektedir. Bu çalışmada, hastanemizde 2007-2010 yılları arasında izlenen erişkin mukormikoz olgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Olgular, demografik özellikler, altta yatan hastalıklar, laboratuvar, klinik ve tedavi sonuçları açısından irdelenmiştir. Değerlendirmeye alınan toplam 12 mukormikoz (6'sı erkek; yaş aralığı: 18-74 yıl; ortalama yaş: 50.83 ± 18.27 yıl) olgusunun 10'u EORTC/MSG (European Organization for Research and Treatment of Cancer/Mycoses Study Group) kriterlerine göre kesin, ikisi ise yüksek olası mukormikoz tanısı alan hastalardır. Klinik olarak altı olgu rinoorbital, dört olgu rinoserebral, bir olgu pulmoner, bir olgu ise hem rinoserebral hem de pulmoner formda görülmüştür. Yüksek ateş (n= 10; %83), yüz ve çevresinde ödem (n= 8; %67) ve göz çevresinde şişlik (n= 6; %50) en sık görülen semptom ve bulgulardır. On olgudan mantar kültürü yapılabilmiş, dört olguda Rhizopus spp. ve bir olguda Mucor olmak üzere beş olguda üreme saptanmıştır. İki olgudan alınan örneklerin direkt mikroskobik incelemesinde hif görülmüş ancak kültürlerinde üreme olmamıştır. İki olguda ise eş zamanlı Aspergillus üremesi tespit edilmiştir. Olgu serimizde mortalite oranı %50 (6/12) olarak izlenmiştir. Olguların tümüne sistemik antifungal tedavi (lipozomal amfoterisin B ve posakonazol veya itrakonazol) uygulanmasına karşın ancak beş olguda cerrahi girişim uygulanabilmiştir. Ortalama antifungal tedavi süresi 60.8 ± 47.4 gündür. Cerrahi tedavi alan olgularda mortalite oranları daha düşük olmakla beraber, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (2/5 vs. 4/7, p> 0.05). Çalışmamızda mukormikozlu olgularda hematolojik hastalıklar (n= 6) ve diabetes mellitus (n= 3) en sık altta yatan hastalıklar olarak dikkati çekmektedir. Hematolojik hastalığı olan üç olguda vorikonazol profilaksisi risk faktörü olarak belirlenmiş ve bu hastalarda vorikonazol profilaksisi altında mukormikoz gelişmesi dikkat çekici bulunmuştur. Sonuç olarak, üç yıllık döneme ait erişkin mukormikoz olgularının çok yönlü değerlendirildiği bu çalışmanın, ülkemizden bildirilen tek merkezden sunulan en geniş seri olması ve posakonazol ile tedavi edilen ilk mukormikoz olgularını içermesi açısından hasta yönetiminde yol gösterici olabileceği düşünülmüştür.

Anahtar sözcükler: Mukormikoz; invazif mantar enfeksiyonu; olgu; vorikonazol; tanı; tedavi.

ABSTRACT

Mucormycosis is a rare and often fatal invasive fungal infection. Disseminated or pulmonary forms are common in patients with immune deficiency while rhinocerebral form is common in diabetes mellitus. The aim of this study was to evaluate retrospectively the adult mucormycosis cases which were followed up in our hospital between 2007-2010. The cases were evaluated in terms of demographic characteristics, underlying diseases, laboratory, clinical and treatment results. A total of 12 mucormycosis cases (6 were male; age range: 18-74 years; mean age: 50.83 ± 18.27 years) were evaluated. Ten of the 12 cases had definitive diagnosis of invasive fungal infection according to EORTC/MSG (European Organization for Research and Treatment of Cancer/Mycoses Study Group) criteria whereas two had possible mucormycosis. Six cases had rhinoorbital, four had rhinocerabral, one had pulmonary and one had rhinocerebral and pulmonary mucormycosis. Fever (n= 10; 83%), edema in face (n= 8; 67%) and eyes (n= 6; 50%) were the most common symptoms and findings. Mycologic culture was performed in ten cases and was found positive in five cases (four cases had Rhizopus spp. one case had Mucor). In two cases direct microscopy revealed mycelium but culture did not yield any pathogen. Two cases had concomitant Aspergillus spp. growth. Overall mortality rate was determined as 50% (6/12). All of the cases received antifungal therapy (liposomal amphotericin B and posaconazole or itraconazole), however, surgical intervention was applied to five cases. Mean duration of antifungal treatment was 60.8 ± 47.4 days. Mortality rate was lower in cases who received concomitant surgical therapy, but the difference was not found statistically significant (2/5 vs. 4/7, p> 0.05). Hematologic diseases (n= 6) and diabetes mellitus (n= 3) were the most common underlying diseases in mucormycosis cases. Voriconazole prophylaxis applied to three cases with hematologic diseases was detected as a risk factor. Development of mucormycosis in those cases who were under voriconazole prophylaxis, deserves attention. Since this is the largest 3-years series of adult mucormycosis cases reported from a single center and includes the first cases treated with posaconazole, the results of this evaluation may aid to the management of patients with mucormycosis.

Key words: Mucormycosis; invasive fungal infection; case; voriconazole; diagnosis; treatment.

Geliş Tarihi (Received): 22.02.2011 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 27.04.2011

GİRİŞ

Mukormikoz nadir görülen ve sıklıkla ölümle sonuçlanan fırsatçı bir mantar enfeksiyonudur. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanan olgularda görülür. Rinoserebral, pulmoner, kütanöz, gastrointestinal ve dissemine olmak üzere başlıca beş klinik formu bulunmaktadır1. Bağışıklığı baskılanmış olgularda genellikle disemine veya pulmoner mukormikoz görülürken, rinoorbitoserebral form diyabetli olgularda daha sıktır. En sık mukormikoza neden olan etkenler Mucoraceae ailesinin üyelerinden Rhizopus, Absidia, Mucor ve Rhizomucor'dur2. En fazla toprakta, çürümüş meyve ve sebzelerde ve küflenmiş gıdalarda bulunan bu mantarlar dünyada yaygın olarak bulunmaktadır. Kontrolsüz diyabet, lenfoma, lösemi gibi hematolojik maligniteler ve uzun süreli kortikosteroid veya immün süpresif tedavi mukormikoz için predispozan faktörlerdir. Son yıllarda vorikonazol profilaksisinin de mukormikoz gelişiminde rol oynadığına dair çalışmalar bulunmaktadır3. Bu çalışmada, hastanemizde mukormikoz tanısı ile takip edilen olguların retrospektif olarak irdelenmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ ve YÖNTEM

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2007 ile 2010 yılları arasında takip edilen 18 yaş üzerindeki mukormikoz olguları retrospektif olarak incelendi. Mukormikoz tanısı EORTC/MSC (European Organization for Research and Treatment of Cancer/Mycoses Study Group) tanı kriterlerine göre konuldu4. Olgular, sosyodemografik özellikler ve altta yatan hastalıklarının yanı sıra laboratuvar, klinik ve tedavi sonuçları açısından da değerlendirildi.

BULGULAR

Çalışmamızda toplam 12 mukormikoz (6'sı kadın; ortalama yaş: 50.8 ± 18.3 yıl) olgusu değerlendirilmiş; EORTC/MSC kriterlerine göre bu olguların 10'u kesin, ikisi yüksek olası mukormikoz olarak kabul edilmiştir. Klinik olarak 6 olgu rinoorbital, 4 olgu rinoserebral, 1 olgu pulmoner, 1 olgu ise hem rinoserebral hem de pulmoner formdadır. Altta yatan hastalıklar açısından değerlendirildiğinde 6 olguda hematolojik hastalık, 3 olguda ise diyabet mevcuttur. Hematolojik hastalığı bulunan 3 olguda vorikonazol profilaksisi risk faktörü olarak saptanmıştır.

En sık görülen semptom ve bulgular; yüksek ateş (n= 10; %83), yüz ve çevresinde ödem (n= 8; %67) ve göz çevresinde şişlik (n= 6; %50) olmuş, bunları göz çevresinde ağrı (n= 2; %16), göz çevresinde morluk (n= 2; %16), göz çevresinde kızarıklık (n= 2; %16), propitoz (n= 2; %16), öksürük (n= 2; %16), damak nekrozu (n= 2; %16); fasiyal paralizi (n= 1; %8), yüz ve çevresinde ağrı (n= 1; %8), balgam (n= 1; %8) ve mukopürülan burun akıntısı (n= 1; %8) izlemiştir.

Mikolojik kültür 10 olguda yapılabilmiş ve 5 olguda kültürde üreme saptanmıştır. İki olguda direkt bakıda miçel görülmüş ancak kültürde üreme olmamıştır. Kültürde üreme olan olguların dördünde Rhizopus spp., bir olguda Mucor üremesi saptanmıştır. İki olguda eş zamanlı Aspergillus üremesi de olmuştur. Tüm olgularda mukormikozu destekleyen radyolojik bulgular mevcuttur (Tablo I).


Tablo I

Olguların tümüne sistemik antifungal tedavi uygulanmasına karşın ancak 5 olguda cerrahi girişim uygulanabilmiştir. Beş hastada lipozomal/lipid kompleks amfoterisin B tek başına, 7 hastada ise diğer antifungallerle kombinasyon (6 hastaya posakonazol, 1 hastaya itrakonazol) yapılarak uygulanmıştır. Ortalama antifungal tedavi süresi 60.8 ± 47.4 gündür. Sağ kalanlarda tedavi süresi 90.7 ± 44.7 gün olurken, kaybedilen olgularda 30.8 ± 20.2 gün olmuştur (p= 0.02). Cerrahi tedavi alan olgularda diğerlerine göre mortalite oranları daha düşük olarak saptanmakla beraber, bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (2/5'e karşı 4/7, p> 0.05). Genel mortalite oranı %50 olarak saptanmıştır.

Çalışmada değerlendirilen olguların özellikleri Tablo II'de özetlenmiştir.


Tablo II

TARTIŞMA

Mukormikoz, Zygomycetes sınıfından mantarların neden olduğu akut, hızlı ilerleyen bir enfeksiyondur. Özellikle altta yatan faktörler klinik formların ortaya çıkışında rol oynamaktadır. Rinoserebral mukormikoz diyabet olgularında; rinoserebral, pulmoner veya yaygın mukormikoz lösemi veya kemik iliği transplantasyonu nedeniyle nötropeni gelişen olgularda; gastrointestinal form ise proteinkalori malnütrisyonu olan olgularda daha sık gelişir5. Çalışmalarda farklı oranlar bildirilmekle birlikte, Roden ve arkadaşlarının1 929 olguyu içeren çalışmalarında rinoserebral form %39, pulmoner form %24, kütanöz form %19, gastrointestinal form %7 ve dissemine form %3 olarak saptanmıştır. En sık görülen klinik form rinoserebral mukormikozdur. Sinüs en sık tutulan bölge olmakla beraber, tedavi başarısını etkileyen faktörlerden biri sinüs tutulumuna eşlik eden diğer organ tutulumlarıdır. Olgular, sinüs tutulumuna göre değerlendirilecek olursa; rinoorbitoserebral, rinoserebral, rinoorbital, rinopulmoner olarak alt gruplara ayrılabilir. Bizim olgularımızın da 11'inde sinüs tutulumu mevcut olup, altısı rinoorbital, dördü rinoserebral, biri pulmoner ve biri de hem rinoserebral hem de pulmoner mukormikoz olarak değerlendirilmiştir.

Mukormikoz için hazırlayıcı faktörler oldukça iyi tanımlanmıştır2. Diyabet en sık karşılaşılan risk faktörü olmakla birlikte, son yıllarda yerini hematolojik maligniteye bırakmış gibi görünmektedir. Bu durumun nedeni hematolojik malignitelerin artması ve kemik iliği transplantasyonunun daha fazla yapılması olabilir6. Ayrıca bu grup olgularda vorikonazol profilaksisi de mukormikoz gelişimine zemin hazırlamaktadır. Vorikonazol profilaksisi uygulanan kemik iliği transplantlı olgularda mukormikoz oranının arttığı ilk olarak 2004 yılında Marty ve arkadaşları3 tarafından bildirilmiştir. Daha sonra bu konuda yapılan iki prospektif çalışmada Aspergillus tedavisinde vorikonazol kullanımı sonrası "breakthrough" enfeksiyonlar olarak Zygomycetes ve Fusarium türlerine bağlı enfeksiyonların gelişmesi gösterilmiştir7. Vorikonazolün mukormikoza etkinliğinin olmaması, profilaksi alan olgularda mukormikoza yatkınlığı artırabilir. Bizim olgularımızın altısında risk faktörü olarak hematolojik hastalık mevcut olup bunların üçünde vorikonazol profilaksisi alırken mukormikoz gelişmiştir.

Mukormikoz tanısının erken konulması oldukça önemlidir. Ancak erken tanı her zaman mümkün olmamakta bazı olguların tanısı ancak postmortem konulabilmektedir8. Özellikle ülkemizde otopsi incelemelerinin çok sınırlı sayıda yapılabilmesi nedeniyle gerçek mukormikoz sıklığını saptamak oldukça güçtür. Tanı için klinik, mikolojik, patolojik ve radyolojik yöntemlerin birlikte kullanılması gerekmektedir. Mikolojik olarak doku kültüründe üreme saptanması kesin tanının konulmasını sağlar. Yapılan çalışmalarda kültür pozitifliği oranı %50-75 arasında değişmektedir1,6. Bu oran diğer invazif fungal enfeksiyonlarda saptanan kültür pozitifliğinden oldukça yüksektir. Bu yükseklik mukormikoz tedavisi için invazif girişimin gerekliliğine ve bunun sonucunda alınan örneklerin kültürünün yapılmasına bağlı olabilir. En sık saptanan etkenler Rhizopus spp., Mucor spp. ve Lichtheimia corymbifera (önceden Absidia corymbifera) olarak sıralanabilir. Alınan örneklerin direkt mikroskobik incelemesinde kalın, dik açılı dallanan, septasız hiflerin görülmesi tanıyı kesinleştirir. Mucor hiflerinin dokudaki görünümü, Aspergillus, Fusarium veya Pseudoallescheria spp. hiflerinden farklıdır9. Bu hifler dar açılı, ince, daha düzenli ve septalıdır. Sınıf ve türlerin tanımlanması, kültürde üreyen fungal elemanların morfolojik özelliklerine göre yapılır. Ancak kültürde üreme her zaman görülmeyebilir. Mikolojik inceleme yapılan olgularımızın %50'sinde kültürde üreme saptanmış ve en sık saptanan etken Rhizopus spp. olmuştur. Mukormikoz ile ilgili yapılan çalışmalarda Aspergillus ile birliktelik bildirilmektedir9,10. Bu iki enfeksiyonun birlikte görülmesi mortaliteyi artırmaktadır. Olgularımızdan ikisinde Aspergillus ile birlikte mukormikoz görülmüş ve biri fatal seyretmiştir.

Mukormikoz çoğunlukla paranazal sinüslerden orbital veya kraniyal alana yayılan agresif bir enfeksiyon olduğundan radyolojik görüntüleme tanıda çok önemlidir. Bilgisayarlı tomografide sinüsleri dolduran değişik dansitede izlenebilen görünüm oluşturmaktadır. Sinüslerin komşuluğundaki yapılara yayılım göstermesi, bakteriyel sinüzitten ayırımda oldukça yardımcı bir bulgudur. Premaksiller ve bukkal alan, ptergopalatin fossa, infratemporal fossa ve mastikatör bölgedeki yağ planlarını infiltre edebilir. Manyetik rezonans görüntülerde, sinüs içerisinde T1 ve T2 ağırlıklı görüntülerde hiflerin oldukça düşük sinyal yapısı göstermesi nedeniyle hipointens sinyal yapısı oluşturur. Kontrastlı görüntülerde mukor odağı belirgin kontrast tutulumu göstermezken, çevresi boyunca yaygın infiltrasyona bağlı belirgin kontrast tutulumu izlenir. Kavernöz sinüslere invazyon oluşturduğunda kraniyal sinir ve internal karotid arterleri infiltre ederek mortalitesi yüksek komplikasyonlara yol açabilir.

Mukormikoz tedavisinde tıbbi ve cerrahi tedavi birlikte uygulanmalıdır. Tedavide başarıyı belirleyecek en önemli faktörlerden biri altta yatan hastalığın düzeltilmesi veya kontrol altında tutulmasıdır. Sistemik antifungal tedavide amfoterisin B en fazla kullanılan ilaçtır11. Klasik amfoterisin B'nin yan etkilerinin daha fazla olması ve kan-beyin bariyerini geçişindeki yetersizlik, lipozomal formların tercih edilmesine neden olmaktadır. Lipozomal formlar, yan etkilerinin daha az olmasının yanı sıra beyin parankimine daha iyi geçiş göstermesi ve daha yüksek dozlarda kullanılabilmesi nedeniyle tedavide ilk seçenektir6,9. Azol türevlerinin mukormikoza etkinliği değerlendirildiğinde; flukonazolün etkisiz, itrakonazolün sınırlı etkili, posakonazolün ise oldukça etkili olduğu görülmektedir6. 2003-2008 yılları arasında kurtarma tedavisinde posakonazol kullanan 23 olgunun değerlendirildiği bir makalede tam ve kısmi tedavi başarısı %87, mortalite %7 olarak bulunmuştur12. Primer tedaviye dirençli veya yan etki nedeniyle posakonazol kullanılan 24 olguluk randomize olmayan bir seride ise ortalama tedavi süresi 182 gün ve sağkalım oranı %79 olarak bildirilmiştir13. Retrospektif olarak posakonazol tedavisi verilen 91 olgunun değerlendirildiği başka bir çalışmada ise, ortalama tedavi süresi 30 gün (6-1005 gün), 12. hafta sonunda sağkalım oranı %60 olarak saptanmıştır14. Ancak etkinliğinin tam olarak gösterilmesi için randomize kontrollü çalışmalar yapılması gereklidir. Bizim olgularımızdan altısı posakonazol tedavisi almıştır. Bu olguların üçüne önce amfoterisin B tedavisi başlanmış, sonrasında idame tedavisi olarak posakonazol verilmiş, üç olguda ise kombine tedavi uygulanmıştır. Sağ kalan olgularımızın ortalama tedavi süresi, mortalite ile sonuçlananlara göre daha yüksek olup aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Bu durum sağ kalanların daha uzun süre tedavi alabilmelerine bağlanmıştır.

Sadece etkili antifungal tedavi, mukormikoz tedavisinde yeterli değildir. İyi bir cerrahi tedavi mortaliteyi önemli ölçüde azaltmada rol oynamaktadır. Mukormikozun başarıyla tedavisinde, enfekte dokunun agresif erken cerrahi debridmanı önemlidir. Cerrahi tedavi, tutulan bölgedeki nekrotik dokusunun rezeksiyonu veya orbital eksentrasyonu içerir. Orbitanın fungal invazyonu varlığında orbita eksentrasyonu hayat kurtarıcıdır15. Beş olgumuza cerrahi tedavi uygulanabilmiş ve bir olgumuza orbita eksentrasyonu uygulanmıştır. Cerrahi tedavi alan olgularda diğerlerine göre mortalite oranları daha düşük olarak saptanmıştır.

Mukormikozun mortalitesi oldukça yüksektir. Mortaliteyi belirlemede klinik form, altta yatan hastalık ve tedavi etkinliği önemli rol oynamaktadır. Avrupa'da çok merkezli bir çalışmada, 230 mukormikoz olgusu değerlendirilmiş ve mortalite oranı %47 olarak bildirilmiştir6. Bu çalışmada yaş, mortaliteyi belirlemede bağımsız bir risk faktörü olarak saptanmış ve kemik iliği transplantasyonu yapılan olgularda mortalite oranı daha yüksek bulunmuştur6. Bizim olgularımızdan üç rinoserebral, iki rinoorbital ve bir rinoserebral + pulmoner formdaki olgu kaybedilmiş, mortalite oranı %50 olarak izlenmiştir.

Sonuç olarak, üç yıllık döneme ait erişkin mukormikoz olgularının çok yönlü değerlendirildiği bu çalışmanın, ülkemizden bildirilen tek merkezden sunulan en geniş seri olması ve posakonazol ile tedavi edilen ilk mukormikoz olgularını içermesi açısından yol gösterici olabileceği düşünülmüştür.

KAYNAKLAR

  1. Roden MM, Zaoutis TE, Buchanan WL, et al. Epidemiology and outcome of zygomycosis: a review of 929 reported cases. Clin Infect Dis 2005; 41(5): 634-53. [Özet] [Tam Metin] [PDF]
  2. Kontoyiannis DP, Lewis RE. Agents of mucormycosis and entomophthoramycosis, pp: 3257-69. In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds), Infectious Diseases. 2010, 7th ed. Churchill Livingstone, USA.
  3. Marty FM, Cosimi LA, Baden LR. Breakthrough zygomycosis after voriconazole treatment in recipients of hematopoietic stem-cell transplants. N Engl J Med 2004; 350(9): 950-2. [PDF]
  4. Akan H. Fungal infeksiyonlarda EORTC tanımları. ANKEM 2009; 23(Ek 2): 130-4. [PDF]
  5. Taşbakan MI, Arda B, Soyer NA ve ark. Aplastik anemili bir olguda mukormikoz. Ege Tıp Derg 2007; 46(1): 57-60. [Özet] [PDF]
  6. Skiada A, Pagano L, Groll A, et al. Zygomycosis in Europe: analysis of 230 cases accrued by the registry of the European Confederation of Medical Mycology (ECMM) Working Group on Zygomycosis between 2005 and 2007. Clin Microbiol Infect 2011; doi: 10.1111/j.1469-0691.2010.03456.x. [Epub ahead of print]
  7. Pongas GN, Lewis RE, Samonis G, Kontoyiannis DP. Voriconazole-associated zygomycosis: a significant consequence of evolving antifungal prophylaxis and immunosuppression practices? Clin Microbiol Infect 2009; 15 (Suppl 5): 93-7. [Özet]
  8. Alacacioglu I, Kargi A, Ozcan MA, et al. Fatal disseminated mucormycosis in a patient with mantle cell non-Hodgkin's lymphoma: an autopsy case. Braz J Infect Dis 2009; 13(3): 238-41. [Özet]
  9. Taşbakan MS, Çeviker Y, Sipahi OR ve ark. Pansitopenik bir olguda rinoserebral ve akciğer mukormikozu ve aspergillozu. ANKEM 2010; 24(1): 42-5. [PDF]
  10. Arndt S, Aschendorff A, Echternach M, Daemmrich TD, Maier W. Rhino-orbital-cerebral mucormycosis and aspergillosis: differential diagnosis and treatment. Eur Arch Otorhinolaryngol 2009; 266(1): 71-6. [Özet]
  11. Petrikkos GL. Lipid formulations of amphotericin B as first-line treatment of zygomycosis. Clin Microbiol Infect 2009; 15(Suppl 5): 87-92. [Özet]
  12. Cornely OA, Vehreschild JJ, Rüping MJ. Current experience in treating invasive zygomycosis with posaconazole. Clin Microbiol Infect 2009; 15(Suppl 5): 77-81. [Özet]
  13. Greenberg RN, Mullane K, van Burik JA, et al. Posaconazole as salvage therapy for zygomycosis. Antimicrob Agents Chemother 2006; 50(1): 126-33. [Özet] [Tam Metin] [PDF]
  14. van Burik JA, Hare RS, Solomon HF, Corrado ML, Kontoyiannis DP. Posaconazole is effective as salvage therapy in zygomycosis: a retrospective summary of 91 cases. Clin Infect Dis 2006; 42(7): 61-5. [Özet] [Tam Metin] [PDF]
  15. Rapidis AD. Orbitomaxillary mucormycosis (zygomycosis) and the surgical approach to treatment: perspectives from a maxillofacial surgeon. Clin Microbiol Infect 2009; 15(Suppl 5): 98-102. [Özet]

İletişim (Correspondence):

Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan,

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Enfeksiyon Hastalıkları ve

Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,

35100 Bornova, İzmir, Türkiye.

Tel (Phone): +90 232 390 4510,

E-posta (E-mail): tasbakan@yahoo.com

Yazdır