Hastane Kaynaklı Pseudomonas aeruginosa İzolatlarında
PER-1 Tipi Beta-Laktamaz Sıklığının ve
Antibiyotiklere Direnç Oranlarının Araştırılması
Investigation
of the Frequency of PER-1 Type Beta-Lactamase and Antimicrobial Resistance
Rates in
Nosocomial Isolates of Pseudomonas aeruginosa
Aynur ATİLLA1, Cafer EROĞLU2, Şaban ESEN2, Mustafa SÜNBÜL2, Hakan LEBLEBİCİOĞLU2
1 Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Samsun.
1 Samsun Training and Research Hospital, Clinic of Infectious Diseases and Clinical Microbiology, Samsun, Turkey.
2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Samsun.
2 Ondokuz Mayis University Faculty of Medicine, Department of Infectious Diseases and Clinical Microbiology,
Samsun, Turkey.
ÖZET
Pseudomonas aeruginosa, hastane enfeksiyonlarında sık karşılaşılan ve çoğul antibiyotik direnci göstermesi nedeniyle tedavisi oldukça güç olan bir hastane enfeksiyonu etkenidir. Ülkemizde yapılan çok merkezli çalışmalar, PER-1 tipi genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten bakterilerin oldukça yaygın olduğunu göstermektedir. Antipsödomonal penisilinler ve sefalosporinler, aminoglikozidler, florokinolonlar ve karbapenemler gibi sınırlı sayıdaki antibiyotiğin P.aeruginosa'ya etkili olması nedeniyle, bu ilaçlara karşı dirence yol açan genlerin yayılımının izlenmesi ve kontrolü önem taşımaktadır. Bu çalışmada, hastane enfeksiyonu etkeni olarak izole edilen P.aeruginosa suşlarında PER-1 tipi GSBL varlığı ve bunun tedavide sık kullanılan bazı antibiyotiklerle olan direnç ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Mayıs 2002-Haziran 2003 tarihleri arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hastane enfeksiyonu tanısı alan hastaların çeşitli klinik örneklerinden izole edilen 110 P.aeruginosa suşu [40 idrar, 26 eksüda, 20 kan, 24 diğer (balgam, trakeal aspirat, doku, beyin omurilik sıvısı, plevral sıvı, konjunktiva)] çalışmaya alınmıştır. İzolatların tür düzeyinde tanımlanması ATB sistemi ID 32 GN (bioMerieux, Fransa) ile yapılmıştır. PER-1 tipi GSBL varlığı polimeraz zincir reaksiyonu ile PER-1 ve PER-2 primerleri kullanılarak araştırılmıştır. Suşların antibiyotik duyarlılıkları standart disk difüzyon yöntemiyle belirlenmiştir. PER-1 pozitifliği, 110 P.aeruginosa suşunun 62 (%56.4)'sinde; seftazidime dirençli 65 suşun ise 51 (%78.5)'inde saptanmıştır. Suşlarda en yüksek duyarlılık oranı siprofloksasine (%76.4), en düşük duyarlılık oranı ise tikarsilin-klavulanik aside (%22.7) karşı tespit edilmiştir. PER-1 pozitif suşlarda beta-laktam antibiyotiklere (piperasilin-tazobaktam hariç), amikasine ve gentamisine direnç oranları PER-1 negatif suşlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. PER-1 pozitif ve negatif suşların seftazidim, sefepim, aztreonam, piperasilin ve tikarsilin-klavulanik aside direnç oranları sırasıyla %82.3 ve %29.2 (p< 0.01); %75.8 ve %25 (p< 0.01); %83.9 ve %30.4 (p< 0.01); %73.8 ve %52.2 (p< 0.05); %85.5 ve %66.7 (p< 0.05) olarak izlenmiştir. Buna karşın PER-1 pozitif ve negatif izolatlarda piperasilin-tazobaktam direnci sırasıyla %35.5 ve %31.3, siprofloksasin direnci ise sırasıyla %19.4 ve %29.2 oranında saptanmış ve oranlar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmemiştir (p> 0.05). Sonuç olarak, hastanemizde izole edilen nozokomiyal P.aeruginosa suşlarında gerek PER-1 tipi GSBL sıklığının, gerekse beta-laktam ve aminoglikozid grubu antibiyotiklere karşı direncin oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Bu bulgulara dayanılarak direncin önlenmesi için gereken çalışmaların yapılması ve direncin izlenmesine devam edilmesinin en uygun yaklaşım olacağı kanaatine varılmıştır.
Anahtar sözcükler: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz; Pseudomonas aeruginosa; PER-1.
ABSTRACT
Pseudomonas aeruginosa which is a common cause of nosocomial infections, usually leads to treatment difficulties due to multi-drug resistance. PER-1 type extended-spectrum beta-lactamase (ESBL) producing bacteria are shown to be common in Turkey. Since limited number of antibiotics such as antipseudomonal penicillins, cephalosporins, aminoglycosides, fluoroquinolones and carbapenems are available for the treatment of P.aeruginosa infections, it is essential to monitor and eventually control the spread of antibiotic resistance genes. The aims of this study were to investigate the presence of PER-1 type ESBLs in nosocomial P.aeruginosa isolates and to evaluate their resistance to some commonly used antibiotics. A total of 110 P.aeruginosa strains isolated from clinical samples [40 urine, 26 exudate, 20 blood, 24 others (sputum, tracheal aspirate, tissue biopsy, cerebrospinal fluid, pleural fluid, conjunctiva)] of the inpatients who were proven to have nosocomial infections in Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine Hospital between May 2002-June 2003 were included in the study. Identification of the isolates was performed by ATB system ID 32 GN (bio-Merieux, France). Antibiotic susceptibilities were detected by standard disk diffusion method and PER-1 type ESBL was searched by polymerase chain reaction using PER-1 and PER-2 primers. PER-1 positivity was detected in 62 of 110 (56.4%) P.aeruginosa isolates and 51 of 65 (78.5%) ceftazidime-resistant strains. The highest susceptibility rate was detected for ciprofloxacin (76.4%), while the lowest susceptibility rate was for ticarcillin-clavulanic acid (22.7%). Rates of resistance to beta-lactam agents (excluding piperacillin/tazobactam), amikacin and gentamicin were statistically significantly higher for PER-1 positive strains than PER-1 negative ones. Resistance rates to ceftazidime, cefepime, aztreonam, piperacillin and ticarcillin-clavulanic acid in PER-1 positive isolates versus negative ones were as 82.3% vs. 29.2% (p< 0.01), 75.8% vs. 25% (p< 0.01), 83.9% vs. 30.4% (p< 0.01), 73.8% vs. 52.2% (p< 0.05), 85.5% vs. 66.7% (p< 0.05), respectively. Considering resistance rates to piperacillin-tazobactam and ciprofloxacin, PER-1 positive isolates versus negatives were 35.5% vs. 31.3%, and 19.4% vs. 29.2%, respectively, revealing no statistical significance (p> 0.05). As a result, PER-1 type ESBL frequency and beta-lactam and aminoglycoside resistance rates were found remarkably high in nosocomial P.aeruginosa strains isolated in our hospital. It was concluded that antibiotic resistance should be continously monitorized and necessary measures to prevent further increase in resistance should be promptly established.
Key words: Extended-spectrum beta-lactamase; Pseudomonas aeruginosa; PER-1.
Geliş Tarihi (Received): 10.05.2011 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 05.08.2011
GİRİŞ
Beta-laktam antibiyotikler, günümüzde gerek hastane içinde gerekse hastane dışında en sık kullanılan antimikrobiyal ilaçlardandır. Bakteriler tarafından beta-laktamaz enzimlerinin oluşturulması, beta-laktam antibiyotiklere karşı gelişen direncin en sık sebebidir1. Hastane ortamında yoğun olarak bulunan Pseudomonas aeruginosa ise çoğul antibiyotik direnci göstermesi nedeniyle önem taşımaktadır. Çoklu ilaç direncine sahip P.aeruginosa suşlarıyla oluşan hastane enfeksiyonlarında mortalitenin üç kat, sekonder baktereminin dokuz kat daha yüksek olduğu, hastanede kalış süresinin 2.1 kat arttığı ve tedavi maliyetlerinde de artış gözlendiği belirtilmiştir2. Diğer önemli bir nokta da, ilk iki gün içinde uygun antipsödomonal tedavi başlanırsa mortalitenin anlamlı olarak azalmasıdır3. PER-1 tipi genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten P.aeruginosa ve Acinetobacter türleri beta-laktam antibiyotiklerin çoğuna dirençli olduğundan, bu tür beta-laktamaz ortaya çıktığında yayılımının izlenmesi ve kontrolü önemlidir4.
PER-1 enzimi ilk defa Paris'te bir Türk hastanın idrarından izole edilen P.aeruginosa'da bildirilmiş ve kromozom üzerinde lokalize olduğu ileri sürülmüştür5. Daha sonra bir çalışmada, P.aeruginosa suşları arasında başarılı bir şekilde transfer edilerek 154 kb çiftinden daha büyük bir plazmid üzerinde kodlandığı gösterilmiştir6. Bu enzim aynı zamanda Salmonella Typhimurium'da plazmid ve integron bölgesinde bulunmuş olup, bu durum Türkiye'de yaygın tür dağılımını açıklayabilir7. Her ne kadar Salmonella spp. gibi toplum kökenli patojenlerin bulunduğu enterobakterilerde bildirilmişse de, PER-1'in en sık P.aeruginosa ve Acinetobacter spp. tarafından üretildiği görülmektedir8. İtalya'da PER-1 üreten P.aeruginosa'ya ait 10 ay süreli büyük bir nozokomiyal salgın bildirilmiş ve bu salgında PER-1'in katıldığı beta-laktam direnç fenotipinden farklı olarak epidemik suşlar, klorheksidin, povidon iyot ve toluen-p-sülfokloromid gibi çeşitli dezenfektanlara dirençli bulunmuştur9.
Beta-laktamaz genlerinin dağılımının, antibiyotik direncinin yayılımında önemli rol oynayabileceği ve GSBL üreten P.aeruginosa'ya bağlı ciddi enfeksiyonların tedavisinde gelecekteki antibiyotik seçimini sınırlayabileceği bildirilmektedir8,10. Bu çalışmada, hastane enfeksiyonu etkeni olarak izole edilen P.aeruginosa suşlarında kötü klinik prognozun bağımsız belirleyicilerinden olan PER-1 tipi GSBL varlığının ve bunun tedavide sık kullanılan bazı antibiyotiklerle olan direnç ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmaya, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hastane enfeksiyonu etkeni olarak çeşitli klinik örneklerden izole edilen 110 P.aeruginosa suşu dahil edildi. Suşlar, ardışık olarak Mayıs 2002-Haziran 2003 tarihleri arasında izole edildi. Aynı hastadan tekrar izole edilen suşlar çalışmaya alınmadı.
Rutin bakteriyolojik testlerle Pseudomonas olarak belirlenen izolatların Mueller-Hinton agara (MHA) ekimleri yapılarak 35°C ve 42°C'de inkübe edildi. 42°C'de üreyen ve MHA'da pigment yapanlar kaydedildi. Suşlar, ATB sistemi ID 32 GN (bioMerieux, Fransa) ile tür düzeyinde P.aeruginosa olarak tanımlandı.
Tüm izolatların antibiyotik duyarlılıkları, "Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)" önerilerine göre standart disk difüzyon yöntemiyle belirlendi11. Seftazidim, sefepim, aztreonam, piperasilin, piperasilin-tazobaktam, tikarsilin-klavulanik asit, siprofloksasin, imipenem, amikasin ve gentamisin diskleri kullanıldı. Diskler yerleştirildikten sonra 35°C'de 16-18 saat inkübe edildi. Sonuçlar CLSI önerilerine göre değerlendirildi11.
İzolatlarda PER-1 beta-laktamaz varlığı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırıldı. Bu amaçla bakterilerden DNA izolasyonu, "High Pure PCR Template Preparation" (Roche Diagnostics, Almanya) kiti ile firmanın önerileri doğrultusunda gerçekleştirildi. Hedef bölgenin çoğaltılması için PER-1 (5'-TGG GCT TAG GGC AGA AAG-3') ve PER-2 (5'-GAA TAC CTG GGC TCC GAT AA-3') primerleri (İontek, İstanbul) kullanıldı10. Öncelikle çalışılacak her örnek için PCR karışımı hazırlandı. PCR karışımı PCR tamponu, 1.5 mM Mg+, 200'er mM dNTP, 0.5 M primer PER-1, 0.5 M primer PER-2 ve 1.25 U Taq polimeraz (Fermentas)'dan oluşmaktaydı. Hazırlanan 45 µl karışım üzerine 5 µl izole edilen DNA örneği eklenerek ısı döngü cihazına (Sanyo MIR DR 40, Japonya) yerleştirildi ve PCR programı; 95°C'de beş dakika, bir döngü; 95°C'de bir dakika, 55°C'de bir dakika ve 72°C'de üç dakika olmak üzere 35 döngü; 72°C'de yedi dakika bir döngü olarak uygulandı.
PCR ürünlerinin saptanması amacıyla jel elektroforezi için %1.5'lik agaroz jel (Sigma, ABD) hazırlandı. İlk kuyucuğa Marker 8 (pUC Mix, Fermentas, Litvanya), diğer kuyucuklara 10'ar µl PCR ürünleri yüklendikten sonra 100 V'da 30 dakika elektroforez uygulandı. Elektroforez sonrası ayrılan bantlar ultraviyole transillüminatörde incelendi. 607 baz çifti (bp) büyüklüğünde bant görülen örnekler pozitif kabul edildi (Resim 1). Negatif kontrol olarak distile su ve pozitif kontrol olarak PER-1 pozitif Acinetobacter spp. kullanıldı.
Elde edilen veriler SPSS (Windows Ver. 10) programına kaydedildi. PER-1 pozitif ve negatif suşlardaki antibiyotik duyarlılık oranlarının karşılaştırılmasında istatistiksel değerlendirme ki-kare testiyle yapıldı.
BULGULAR
Çalışmaya alınan 110 P.aeruginosa suşunun 40 (%36.4)'ı idrar, 26 (%23.6)'sı eksüda, 20 (18.2)'si kan, 24 (%21.4)'ü diğer klinik örneklerden (balgam, trakeal aspirat, doku, beyin omurilik sıvısı, plevral sıvı, konjunktiva, kornea) izole edilmiştir. Bu örneklerin 44'ü çocuk hastalıkları, 39'u cerrahi ve 16'sı dahili kliniklerde, 11'i ise erişkin yoğun bakım ünitesinde yatan hastalara aittir.
Çalışmamızda, P.aeruginosa suşlarının %56.4 (62/110)'ünde PCR ile PER-1 pozitifliği saptanmış; bu oranın seftazidime dirençli suşlar için %78.5 (51/65) olduğu görülmüştür.
P.aeruginosa suşlarının seftazidim, sefepim, aztreonam, piperasilin, piperasilin-tazobaktam, tikarsilin-klavulanik asit, imipenem, amikasin, gentamisin ve siprofloksasine duyarlılık oranları sırasıyla %40.9, %46.4, %38.9, %35.5, %66.4, %22.7, %56.4, %53.6, %30.9 ve %76.4 olarak belirlenmiştir. Buna göre duyarlılık oranı en yüksek bulunan antibiyotiğin siprofloksasin (%76.4), en düşük bulunan antibiyotiğin ise tikarsilin-klavulanik asit (%22.7) olduğu izlenmiştir. PER-1 pozitif suşlarda beta-laktam antibiyotiklere (piperasilin-tazobaktam hariç), amikasine ve gentamisine direnç oranları PER-1 negatif suşlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuş; buna karşın PER-1 pozitif ve negatif suşların siprofloksasine direnç oranları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (Tablo I).
TARTIŞMA
P.aeruginosa nozokomiyal enfeksiyonlarda rol oynayan önemli bir fırsatçı patojendir. Çoğul antibiyotik alan immün sistemi yetersiz hastalarda kolayca kolonize olabilmektedir. Antipsödomonal penisilinler ve sefalosporinler, aminoglikozidler, florokinolonlar ve karbapenemler gibi sınırlı sayıdaki antibiyotiğin P.aeruginosa'ya etkili olması nedeniyle bu ilaçlara karşı dirence yol açan genlerin yayılımının izlenmesi ve kontrolü önem taşımaktadır9.
Klavulanik asitle inhibe olan GSBL'ler, Ambler sınıflama şemasının A sınıfına aittir ve geniş spektrumlu sefalosporinlere karşı dirençten sorumludur. Bunlar 1980'li yılların başlarından itibaren Enterobacteriaceae üyelerinde yaygın olarak bildirilmesine rağmen P.aeruginosa'da son zamanlarda tanımlanmıştır8. Klavulanik asit sinerji testleri P.aeruginosa'daki GSBL'lerin tespiti için güvenilir değildir; ancak standart PCR'ye dayalı yöntemlerle beta-laktamaz genleri tanımlanabilir. İzoelektrik odaklama gibi diğer yöntemler ise, bir GSBL'yi tanımlamaktan çok sadece kazanılmış beta-laktamaz varlığını gösterebilir. Örneğin; PER-1 ve dar spektrumlu TEM-1 enzimleri aynı pI 5.4 değerlerini paylaşır8. GSBL'lerin tespitindeki laboratuvar güçlükleri, bunların daha az saptanması ve bildirilmesine, dolayısıyla GSBL üreten P.aeruginosa suşlarının özellikle gelişmekte olan ülkelerden diğer ülkelere daha fazla yayılmalarına yol açabilmektedir8. PER-1 tip GSBL üç nedenden dolayı özel bir yere sahiptir:
a. Aztreonam ve antipsödomonal sefalosporinler (seftazidim ve sefepim) gibi beta-laktamların çoğuna karşı dirence katılır12.
b. Bir P.aeruginosa suşundan diğer bir suşa in vitro transfer olabilen bir plazmid üzerinde taşınır6.
c. P.aeruginosa'nın diğer A sınıfı enzimlerinden farklı olarak cinsler arasında da geçiş gösterir4.
Çalışmamızda 110 P.aeruginosa suşunda PCR ile PER-1 pozitiflik oranı %56.4, seftazidime dirençli suşlarda ise %78.5 olarak bulunmuştur. Bu çalışma hastanemizde PER-1 tipi beta-laktamaz prevalansının yüksek ve hala yaygın bir sorun olduğunu göstermektedir. Vahaboğlu ve arkadaşları4 tarafından 1997 yılında yapılan, hastanemizin de yer aldığı çok merkezli çalışmada, P.aeruginosa'da PER-1 pozitifliği %11 (40/367), seftazidime dirençli suşlarda ise %38 oranında tespit edilmiştir. 1998 yılında üç hastanenin katıldığı diğer bir çalışmada aynı araştırmacılar P.aeruginosa izolatlarında PER-1 pozitifliğini %23.7 (18/76), 2005 yılında ise %55.4 (51/92) olarak bildirmişlerdir12,13. Görüldüğü gibi PER-1 üreten P.aeruginosa oranı %11'den %55.4'e yükselmiştir.
İtalya ve Belçika'da yapılan çalışmalarda PER-1 üreten P.aeruginosa'ya bağlı nozokomiyal salgınlar bildirilmiş ve bu hastalar arasında Türk olan ya da Türkiye'ye seyahat edenlerin bulunmadığı ifade edilmiştir9,10. İran'da da yanık ünitesinden elde edilen GSBL pozitif P.aeruginosa izolatlarında PER-1 oranı %49.3 olarak saptanmıştır14. Bu bulgular PER-1'in ülkemiz dışında da bulunabileceğini ve beta-laktam antibiyotiklere dirençli P.aeruginosa izolatlarının PER-1 geni taşıyıcılığı yönüyle şüphe edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır14,15.
PER-1 enzimi, dar spektrumlu penisilinler ve dar ve geniş spektrumlu sefalosporinlere karşı yüksek, karbapenemlere karşı ise düşük afinite göstermekte; klavulanik asit ve imipenemle inhibe olmaktadır8. GSBL üreten P.aeruginosa enfeksiyonlarının tedavisinde uygun antibiyotik rejimiyle ilgili az sayıda klinik çalışma vardır. Luzzaro ve arkadaşları9 İtalya'da PER-1 üreten P.aeruginosa'ya bağlı salgını karbapenem tedavisi ile önlemişler; izole ettikleri epidemik suşun florokinolonlar ve aminoglikozidlere dirençli olduğunu vurgulamışlardır. PER-1 üreten P.aeruginosa ile yapılan deneysel bir pnömoni çalışmasında, amikasin ve imipenem kombinasyonun duyarlı suşa karşı sinerjistik olduğu bulunmuş; in vitro duyarlılık test sonuçlarıyla belirlendiği üzere sefepim ve piperasilin-tazobaktamın, in vivo olarak belirgin inokülum etkisi gösterdiği saptanmıştır16. Zarakolu ve arkadaşlarının17 çalışmasında da PER-1 pozitif izolatlarda seftazidim direnci %80 olarak tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda, PER-1 pozitif suşlarda beta-laktam antibiyotiklere (piperasilin-tazobaktam hariç) direnç oranı negatiflere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (Tablo I). Bu sonuçlar PER-1 enziminin penisilinler (piperasilin-tazobaktam hariç) ile dar ve geniş spektrumlu sefalosporinleri hidrolize ettiğini göstermektedir, ancak piperasilin-tazobaktamın PER-1 üreten P.aeruginosa enfeksiyonlarının tedavisinde güvenli olarak kullanılabilmesi için ileri klinik çalışmalara gereksinim vardır.
P.aeruginosa dışında PER-1 üretimi, ülkemizde Vahaboğlu ve arkadaşları4,7 tarafından S. Typhimurium ve Acinetobacter türlerinde; İtalya'da ise Luzzaro ve arkadaşları9 tarafından Alcaligenes faecalis'te gösterilmiştir. Bu enzimin diğer A sınıfı enzimlerinden farklı olarak türler arasında geçiş gösterebilmesi, çalışmamızda yüksek oranda tespit edilen PER-1 pozitif P.aeruginosa suşlarının, hastanemizdeki Acinetobacter spp. ve diğer türler için potansiyel bir risk oluşturabileceğini düşündürmektedir.
GSBL üreten bakteriler çoğu zaman değişik mekanizmalarla beta-laktam dışındaki antibiyotik gruplarına (aminoglikozidler, kinolonlar) karşı da direnç geliştirebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 1990-1993 yılları arasında yoğun bakım ünitesindeki hastalara ait 6675 P.aeruginosa izolatında seftazidime direnç oranı %14.2 olarak bulunmuş; seftazidime dirençli suşlarda gentamisin ve amikasine direnç oranlarının duyarlı suşlara göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir18. Bizim çalışmamızda da, PER-1 pozitif izolatlarda amikasin ve gentamisine direnç oranı negatif olanlara göre istatistiksel olarak daha yüksektir (Tablo I). Ancak siprofloksasine direnç oranları açısından PER-1 pozitif ve negatif suşlar arasında anlamlı fark görülmemiştir (Tablo I).
Sonuç olarak hastanemizde, nozokomiyal enfeksiyon etkeni olan P.aeruginosa suşlarında birçok antibiyotiğe karşı dirençten sorumlu PER-1 tipi GSBL sıklığının yüksek (%56.4) olduğu saptanmış; bu suşların beta-laktam (karbapenemler dahil) ve aminoglikozid grubu antibiyotiklere karşı da önemli oranda dirençli (%35.5-83.9) olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle direncin izlenmesi, direnç gelişiminin önlenmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve en uygun tedavi stratejilerinin geliştirilmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
TEŞEKKÜR
Pozitif kontrol olarak PER-1 pozitif Acinetobacter spp. izolatını sağlayan Prof. Dr. Haluk Vahaboğlu'na teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Dr. Aynur Atilla,
Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Enfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
İlkadım, Samsun, Türkiye.
Tel (Phone): +90 532 556 8767,
E-posta (E-mail): aynur.atilla@gmail.com