Toskana Virus Enfeksiyonlarına Genel Bakış
An Overview of Toscana Virus Infections
Ayten KADANALI
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, İstanbul.
Umraniye Training and Research Hospital, Clinic of Infectious Diseases and Clinical Microbiology, Istanbul, Turkey.
ÖZET
Toskana virus tatarcıklar (Phlebotomus spp.) tarafından insana bulaştırılan ve özellikle yaz döneminde ateş ve menenjite sebep olabilen bir arbovirustur. Toskana virus santral sinir sistemine tropizm gösterir ve bulunduğu ülkelerde menenjit ve ensefalitin önemli viral etkenleri arasındadır. İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz ve diğer Akdeniz ülkelerinde Toskana virus ile ilgili çok sayıda klinik ve epidemiyolojik çalışma bulunmaktadır. Türkiye'de Toskana virus aktivitesi saptanmıştır, ancak veriler sınırlı düzeydedir. Bu derleme yazıda, ülkemizde de yaz dönemlerinde ateşli hastalık, menenjit ve ensefalit sebebi olan Toskana virusun epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar özellikleri tartışılmıştır.
Anahtar sözcükler: Toskana virus; epidemiyoloji; menenjit.
ABSTRACT
Toscana virus which is an arbovirus transmitted to humans by sandflies (Phlebotomus spp.), can cause febrile illness and meningitis mainly during summer. It has a tropism for central nervous system and is a major cause of meningitis and encephalitis in endemic countries. Majority of the clinical and epidemiologic studies on Toscana virus have been reported from Italy, France, Spain, Portugal and other Mediterranean countries. Although Toscana virus infections has been identified, data on virus activity in Turkey are limited. In this review article, the epidemiological, clinical and laboratory features of Toscana virus as a cause of febrile diseases, meningitis and encephalitis during summer in Turkey were discussed.
Key words: Toscana virus; epidemiology; meningitis.
Geliş Tarihi (Received): 01.07.2011 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 26.09.2011
GİRİŞ
Toskana virus (TOSV) ilk olarak 1971 yılında İtalya'dan toplanan Phlebotomus perniciosus türü tatarcıklardan izole edilmiş; insanlarda santral sinir sistemi (SSS) enfeksiyonuyla ilişkisi ise 1983 yılında yine İtalya'da lenfositik menenjitli bir hastanın beyin omurilik sıvısı (BOS)'nda saptanmasıyla gösterilmiştir1,2. TOSV ile ilgili klinik ve epidemiyolojik çalışmaların çoğu İtalya'dan bildirilmekle birlikte, son yıllarda diğer Akdeniz ülkelerinden de olgular rapor edilmekte ve bu ülkelerde yaz aylarında görülen aseptik menenjit olgularının üçte birinin sorumlusu TOSV gibi gözükmektedir3,4.
Türkiye'de son yıllarda Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu, Batı Nil virusu ve hantavirus enfeksiyonları gibi zoonotik viral enfeksiyonların insidansında artış görülmektedir5. Bu durum, iklimsel değişikliklerin yanı sıra, tanı olanaklarının gelişmesi, tanı yöntemlerinin yaygın olarak kullanılması ve farkındalığın artmasıyla açıklanabilir. Ülkemizde TOSV aktivitesiyle ilgili ilk veriler üç dekad öncesine dayanmakla birlikte 2000'li yıllardan sonra çalışmalar hız kazanmıştır5,6. Bu derleme yazıda, TOSV'nin virolojik, epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar özellikleri özetlenmiş ve ülkemizdeki durum tartışılmıştır.
GENEL ÖZELLİKLER
TOSV, Bunyaviridae ailesinin Phlebovirus cinsinden Sandfly Fever (tatarcık humması) virusunun bir serotipidir7. Virion, zarflı ve ikozahedral simetrili olup, yaklaşık 100 nm büyüklüğündedir. Genom; büyük (Large, L), orta (Medium, M) ve küçük (Small, S) olmak üzere üç adet tek iplikli negatif RNA segmentinden oluşmuştur. Bu segmentler sırasıyla RNA'ya bağımlı RNA polimeraz (L), iki zarf glikoproteini (GN ve GC) ve bir nükleokapsid proteinini (N) kodlar. Ayrıca, yapısal olmayan iki protein (NSm ve NSs) de sırasıyla M ve S segmentleri tarafından kodlanmaktadır7.
Sandfly fever virusları (SFV), Güney Avrupa, Afrika, Asya ve Amerika'da tatarcıklardan izole edilmiş olup, aynı tatarcık popülasyonunda farklı virusların varlığına dair kanıtlar bulunmaktadır4. Oluşturduğu hastalık; "papatacci fever", "febris pappataci", "phlebotomus fever" ve "üç gün ateşi" gibi farklı isimlerle anılmaktadır. TOSV haricindeki tatarcık humması etkenleri, kendini sınırlayan birkaç gün süren ateş, terleme, baş ağrısı, halsizlik ve kırgınlığa neden olurken, TOSV nörotropizm gösterip menenjit ya da meningoensefalite yol açabilir3. Phlebovirus cinsi, antijenik olarak farklı 68 serotipten oluşur ve iki temel gruba ayrılır. Bunlardan "Sandfly (phlebotomus) fever" grubu tatarcık ile bulaşan 55 üyeye sahipken, "Uukuniemi" grubu kenelerle geçen 13 üyeden oluşmaktadır. Sandfly fever grubu viruslar içinde en yaygın serotipler Sandfly Fever Sicilian Virus (SFSV), Sandfly Fever Naples Virus (SFNV), Toscana Virus (TOSV) ve Sandfly Fever Cyprus Virus (SFCV)'tur7. TOSV enfeksiyonları önceleri İtalya ve Portekiz ile sınırlı gibi görünürken, daha sonra Fransa, Türkiye, İspanya, Slovenya, Yunanistan ve Kıbrıs'tan çeşitli olgular bildirilmiştir3,4,8,9,10. Son yıllarda Avrupa ülkelerinden izole edilen TOSV izolatlarının iki ayrı genotip (genotip A ile genotip B) olarak farklılık gösterdiği ortaya konmuş ve genotiplerin farklı coğrafi dağılımı olabileceği iddia edilmiştir11,12. Bugüne kadar reenfeksiyon gelişen olguların tanımlanmamış olması, önceden kazanılmış bağışıklığın koruyucu olduğunu düşündürmektedir13. İtalya'da izole edilen suşlar arasında nükleoprotein gen yapısında farklar bulunmuş, ancak bunun hastalığın klinik seyri ile bir ilişkisi gösterilememiştir12,14. TOSV A genotipi İtalya, Fransa, Portekiz ve son yıllarda Türkiye'de saptanmış, TOSV B genotipi ise İspanya, Fransa ve Portekiz'den bildirilmiştir13,14,15. Genotip yayılımındaki coğrafi farkların, vektör türlerindeki farklılıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir4,9.
VEKTÖRLER
TOSV için vektörler P.perniciosus ve P.perfiliewi türü tatarcıklar olup, virus tatarcıklarda transovaryal ve veneryal geçiş göstermektedir7. TOSV'nin belirli bir hayvan rezervuarı henüz tanımlanmamakla birlikte, yapılan bir çalışmada; at, keçi, domuz, kedi, köpek, koyun ve ineklerden alınan 1186 serum örneği incelenmiş ve en sık kedi (%59.6) ve köpek (%48.3) olmak üzere toplam 429 serum örneğinde pozitiflik saptanmıştır15. Bu sonuçlar evcil hayvanların önemli bir kısmının TOSV ile enfekte olduğunu göstermektedir.
TOSV için vektör olan tatarcıklar, gündüzleri ahırlar, bodrumlar, ağaç kovukları, duvar çatlakları ve kemirgen yuvalarında saklanır, geceleri ise aktif duruma geçer16. İnsanlardan gün batımından gün doğumuna kadar kan emen tatarcıklar, gündüz ev-ahır içinde dinlenme halinde iken rahatsız edilirlerse sokabilir. Erişkin tatarcıkların aktivitelerine etki eden meteorolojik koşullar incelendiğinde, en aktif oldukları sıcaklığın 25-28°C arasında olduğu dikkati çekmektedir16. Erişkinlerin soğuğa çok hassas olmasına karşın dördüncü evre larvaları dayanıklıdır. Erişkinler için ideal nem oranı %50'nin üzerindedir. Tatarcıklar açık havada rüzgara çok duyarlı olup, hızlı rüzgardan kaçmak için yere yakın uçarlar (3 m/s). Hafif bir esintide bile sayıları azaldığı için bina içindeki aktiviteleri dışarıdakine göre çok daha fazladır16.
TOSV ENFEKSİYONLARI
TOSV enfeksiyonlarında klinik formlar, asemptomatik seyirden menenjit veya meningoensefalite kadar değişebilmektedir7. Hafif seyirli kendini sınırlayan ateşli olgular sıklıkla hastaneye yatırılmazlar; laboratuvar tetkikleri de yapılmadığından muhtemelen TOSV tanısı almazlar. Kuluçka süresi birkaç gün ile iki hafta arasında değişir. Ardından belirgin baş ağrısı (18 saat-5 gün), ateş (%76-97), bulantı, kusma (%67-88) ve miyalji (%18) gelişir17,18. Fizik muayenede ense sertliği (%53-95), Kernig pozitifliği (%87), bilinç bozukluğu (%12), tremor (%2.6), parezi ve nistagmus görülebilir. BOS incelemesinde; hücre sayısı lenfosit ağırlıklı olarak (%60-90) artmıştır (30-900/mm3); biyokimyasal incelemede normal glukoz ve artmış protein değerleri (67-183 mg/dl) saptanır. Hemogramda, olguların %29'unda lökositoz, %6'sında lökopeni bulgusu tespit edilebilir17,18. Yaklaşık yedi gün sonra iyileşme görülür.
Hastalık çoğunlukla hafif seyirli olmakla beraber, literatürde az sayıda ağır klinik seyirler de bildirilmekte ve TOSV enfeksiyonlarının olağandışı bulgular (makülopapüler döküntü, yaygın lenfadenopati, hepatosplenomegali, kanama eğilimi, dissemine intravasküler koagülopati vb.) ile de seyredebileceği vurgulanmaktadır18,19,20.
TOSV enfeksiyonlarının özgül bir antiviral tedavisi yoktur ve çoğu olguda semptomatik tedavi yeterli olmaktadır7.
TANI
Akut TOSV enfeksiyonlarının tanısında, hasta örneklerinde virusun varlığı kültür veya nükleik asit amplifikasyon testleriyle gösterilebilir ya da özgül antikor varlığı serolojik yöntemlerle tespit edilebilir21. Virus izolasyonu için Vero, BHK-21 ve LLC-MK2 hücre kültürleri kullanılabilmekle birlikte, bu yöntem zaman alıcıdır ve duyarlılığı oldukça düşüktür7,21.
Serolojik Tanı
Bu amaçla serum ve BOS örneklerinde TOSV IgG ve IgM pozitifliği araştırılır. Ancak cinsler arasındaki ve özellikle de TOSV ile SFNV arasındaki çapraz reaktivite varlığı akılda tutulmalıdır7. Akut fazda serum ve/veya BOS'ta saptanan IgM pozitifliği ile akut ve konvalesan serumlar arasında IgG titre artışı tanıda değerlidir. IgM antikorları bir yıla varan sürelerde saptanabilir; IgG artışı ise yavaştır, ancak yıllarca kalıcıdır21,22. Belirli bir SFV serotipi ile karşılaşmış olmak, başka bir serotip için koruyuculuk oluşturmamaktadır.
TOSV antikorlarının saptanmasında, hemaglutinasyon inhibisyon (HI), indirekt immünfloresan antikor (IFA), ELISA, immünblot (IB) ve virus nötralizasyon testi (VNT) gibi yöntemler kullanılabilir. Ticari olarak temin edilen bazı testlerde antijen olarak enfekte hücrelerden elde edilen kısmi pürifiye antijenler veya rekombinant viral proteinler kullanılmıştır21,23. Ancak bu antijenlerle uygulanan yöntemlerde, TOSV dışındaki SFV serotiplerinden birine karşı antikor varlığı yanlış pozitifliklere yol açabilir. Nitekim gerek tanı gerekse seroprevalans çalışmalarının çoğu, SFV serotiplerini birbirinden ayıramayan ELISA ya da IFA testleriyle yapılmaktadır. Bu nedenle elde edilen sonuçlar dikkatle değerlendirilmeli, doğrulama için ek olarak VNT uygulanmalıdır17.
TOSV serolojisinde kullanılmak üzere geliştirilen birçok ticari test mevcuttur. Ergünay ve arkadaşlarının24 çalışmasında, TOSV antikorlarının saptanmasında IB, ELISA ve IFA temelli çeşitli ticari kitlerin performansları araştırılmış ve alınan sonuçlar altın standart olarak kabul edilen VNT ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bu araştırıcılar, ticari sistemlerin birbirleriyle uyumunu %57.8, VNT ile uyumunu ise %62.6 olarak bulmuşlar; VNT'nin duyarlılığının diğer yöntemlere göre düşük olduğunu belirtmişler ve IFA testinin tarama amaçlı, IB ve VNT yöntemlerinin ise birlikte doğrulama amaçlı kullanılabileceğini vurgulamışlardır24.
Moleküler Tanı
Serum veya BOS örneklerinde revers transkriptaz-polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ile viral nükleik asit saptanabilir ve referans suşlar kullanıldığında duyarlılığı yüksektir25,26. Özellikle kan ve BOS örneğinde virus seviyesi düşük olan olgularda PCR, virus izolasyonu ve IgM tespitine göre daha duyarlıdır8. Ergünay ve arkadaşlarının14 çalışmasında, TOSV RNA pozitif bulunan 16 olgunun yalnızca 4 (%25)'ünde IFA ile TOSV IgM varlığı saptanmıştır. Klasik PCR uygulamalarında, "single-round" veya duyarlılığı daha yüksek olan "nested" temelli yöntemler kullanılabilmekte, bu protokollerde virusun S ya da L segmentine karşı özgül ya da jenerik primerler seçilebilmektedir8,25,26,27,28. Son yıllarda ise gerçek zamanlı PCR sistemlerinin kullanılmasıyla kontaminasyon riski belirgin bir şekilde azaltılmıştır. Bu yöntemin duyarlılığı "nested" PCR protokolüne yakındır ve işlemler üç saat içinde sonuçlanmaktadır8. Akdeniz ülkelerinde bulunan ve insanlarda hastalığa neden olan bütün TOSV genotiplerini saptayabilecek gerçek zamanlı RT-PCR testlerinin geliştirilmesi için, değişik ülkelerdeki viral heterojenitenin belirlenmesi ve bunları tanıyacak primerlerin ortaya konulması gereklidir.
EPİDEMİYOLOJİ
TOSV enfeksiyonları başta İtalya, İspanya, Portekiz ve Fransa olmak üzere diğer Avrupa ve Akdeniz ülkelerinden bildirilmektedir3. Adını İtalya'nın Toskana bölgesinden alan TOSV ile ilgili yayınların çoğu bu ülkeden yapılmıştır. Güney Toskana'da yapılan bir çalışmada, 1995-1998 yılları arasında aseptik menenjitli 277 olgunun %81'inden TOSV'nin sorumlu olduğu saptanmıştır27. İtalya'nın Toscana ve Piedmont bölgelerinde yapılan bir başka çalışmada, ormancılıkla uğraşan kişilerde TOSV seropozitifliği %77.2, şehirli popülasyonda ise %22.7 olarak belirlenmiş; bu bulgunun vektörlerin yaşadığı bölgeler ile tam anlamıyla uyumlu olduğu vurgulanmıştır29. Çalışmalarından elde edilen bulgular, TOSV enfeksiyonlarının asemptomatik veya hafif seyirli geçebileceğini; asemptomatik seyrin genç erişkinlerde (%91) ileri yaşlara (%31.4) göre daha sık görüldüğünü; TOSV IgG pozitiflik oranlarının yaşa bağımlı bir artış gösterdiğini (çocuklarda %5.8, yetişkinlerde %19.8) ve TOSV'ye bağlı aseptik menenjit insidansının temmuz-eylül aylarında yükseldiğini ortaya koymaktadır13,26,27,30,31,32.
İspanya ve Portekiz'de yapılan çalışmalarda da, bu bölgelerde TOSV seroprevalans oranlarının (yaklaşık %25) İtalya'daki bulgularla benzerliği gösterilmiş ve virusun SSS enfeksiyonlarında rol alan önemli etyolojik ajanlardan biri olduğu bildirilmiştir33,34,35. Ancak menenjit tanısı almış hastalarda saptanan TOSV pozitifliğinin İtalya'ya göre daha düşük olması, bu bölgedeki virus suşunun İtalya'ya göre daha az nörovirülan olduğunu düşündürmektedir.
Bir diğer Akdeniz ülkesi olan Fransa'da ise gerek yerli popülasyonda gerekse İtalya'ya seyahat eden kişilerde TOSV enfeksiyonları rapor edilmiştir11,12,36,37. Güneydoğu Fransa'da yapılan bir çalışmada, sağlıklı kan donörlerinin %12'sinde ve SSS enfeksiyonu olan hastaların %18.9'unda TOSV IgG pozitifliği saptanmıştır38. Akdeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerde de (Bosna-Hersek, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Tunus vb.) TOSV varlığı ve enfeksiyonları gösterilmiştir10,39,40,41,42.
Akdeniz bölgesi dışındaki ülkelerden (Kuzey Avrupa, Amerika vb.) bildirilen TOSV enfeksiyonları irdelendiğinde; daha ziyade yaz aylarında endemik bölgelere seyahat eden olgular olduğu izlenmektedir19,22,43,44,45,46,47,48,49,50. Eitrem ve arkadaşları44, 1985 yılında Kıbrıs'ta görev yapan İsveçli askerlerin %25'inde herhangi bir hastalık bulgusu olmaksızın TOSV serokonversiyonu saptamışlardır. Buna karşın diğer raporlarda, özellikle İtalya'ya yaptığı turistik gezilerden dönen kişilerde TOSV'ye bağlı menenjit/meningoensefalit tablosunun geliştiği bildirilmektedir43,46,47,48,49,50. Ülkemizde tatil yapan ve Almanya'ya döndükten sonra menenjit gelişen 15 yaşındaki bir olguda ise etken olarak SFSV tespit edilmiş ve bu olgu raporu, SFV Sicilya serotipinin menenjitle ilişkisini gösteren tek olgu olması nedeniyle ilgi çekici bulunmuştur51.
ÜLKEMİZDE TOSV
Türkiye, bir Akdeniz ülkesi olarak endemik bölgede olmasına karşın tatarcık ateşi virusları (SFV) ile ilgili çalışmalar sınırlıdır. Tesh ve arkadaşlarının 1976 yılında yayınlanan çalışmasında, ülkemizin de içinde bulunduğu 59 farklı bölgeden toplanan serum örneklerinde SFV seroprevalansı araştırılmış ve Antalya'dan alınan 1955 yılına ait 50 serum örneğinde SFSV ve SFNV sıklığı sırasıyla %22 ve %62 olarak saptanmıştır52. Serter'in6 Ege Bölgesinde yaptığı çalışmada bu oranlar sırasıyla %0.84 ve %13.9 olarak bildirilmiş; Özbel ve arkadaşları53 ise aynı bölgede SFNV ve TOSV varlığını göstermişlerdir. İzmir, Adana ve Ankara illerinde, ateşli hastalık ve tatarcık ısırığı öyküsü olan, ancak SSS bulguları göstermeyen 106 olgunun incelendiği bir çalışmada, SFSV, SFSV/SFCV ve SFCV için IgM pozitiflik oranları sırasıyla %3, %12 ve %4 olarak tespit edilmiştir54. Bu çalışmada ayrıca, yeni bir virus tipi olarak Sandfly Fever Turkish Virus (SFTV) tanımlanmıştır54.
Kırıkkale'de ortaya çıkan salgının değerlendirildiği çalışmada, ateş, miyalji-artralji, baş ağrısı, konjunktival hiperemi, ishal, bulantı-kusma öyküsü olan 11 hasta incelenmiş; beş hastada SFNV IgM, üç hastada ise SFSV IgM pozitifliği saptanmış ve tüm olgular semptomatik olarak tedavi edilmiştir55. Ankara'da oluşan salgın kapsamında 50 hastanın değerlendirildiği diğer bir çalışmada da, etkenin yeni tanımlanan SFV Türk serotipi (SFTV) olduğu ve karaciğer enzimlerinde artış ve trombositopeniyle seyreden ciddi klinik tablo oluşturduğu rapor edilmiştir56. Ergünay ve arkadaşlarının14 yaptığı kapsamlı çalışmada ise Ankara, Zonguldak, Konya ve Eskişehir illerinden 1533 kan donörü değerlendirilmiş; SFV antikorları IFA ile araştırılmış ve VNT ile doğrulanmıştır. Kan donörlerinde toplam SFV IgG pozitifliği %32.9 olarak belirlenmiş; tüm illerden alınan örneklerde TOSV seropozitifliği saptanmış ancak en yüksek oranın Konya'da gözlendiği ifade edilmiştir14. Bu çalışmada ayrıca, aseptik menenjitli 102 olgudan 16 (%15.7)'sının BOS örneğinde TOSV RNA'sı pozitif bulunmuş ve virus, TOSV A genotipi olarak tanımlanmıştır. Sonuçta araştırıcılar, Orta ve Kuzey Anadolu bölgelerinde ateşli hastalık ve/veya aseptik menenjitli olgularda SFV'nin de etken olarak düşünülmesi gerektiğini vurgulamışlardır14.
SONUÇ
Son yıllarda artış gösteren küreselleşme ve habitat değişimi, seyahat olanaklarının ve hava yolculuğunun artması, sosyoekonomik krizler, ormanların yok olması, flora ve fauna yapısının değişmesi, iklim değişiklikleri ve zirai işlemlerdeki değişiklikler gibi birçok faktör, yeni ve yeniden önem kazanan enfeksiyon etkenlerini de gündeme getirmiştir. Arbovirus enfeksiyonlarının sürveyans çalışmaları, ileriki yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturma potansiyeli nedeniyle dünya çapında yürütülmektedir. Bugün için TOSV'nin ülkemizdeki varlığı ve SSS enfeksiyonları ile ilişkisi gösterilmiş olmakla birlikte, konu ile ilgili daha ileri seroepidemiyolojik, klinik ve moleküler çalışmalara gerek vardır. Sonuç olarak, ateşli hastalık ve/veya aseptik menenjit/meningoensefalit olgularında, özellikle de tatarcık ısırığı öyküsü olduğunda, ayırıcı tanıda TOSV enfeksiyonu düşünülmeli ve ülkemizdeki klinisyenlerin konuyla ilgili farkındalığı artırılmalıdır.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Dr. Ayten Kadanalı,
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Enfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji Kliniği,
Elmalıkent Mahallesi Adem Yavuz Caddesi
No: 1 Ümraniye, İstanbul, Türkiye.
Tel (Phone): +90 542 325 1520,
E-posta (E-mail): ayten.kadanali@gmail.com