Ventilatörle
İlişkili Pnömoni Tanısında Kullanılan Endotrakeal Aspirat Kültürü ile
Mini-BAL Kültürünün Karşılaştırılması
Comparison
of Endotracheal Aspiration and Mini-BAL Culture Results in the Diagnosis of
Ventilator-Associated Pneumonia
Cumhur ARTUK1, Hanefi Cem GÜL1, Gürkan MERT1, Ahmet KARAKAŞ1, Orhan BEDİR2, Can Polat EYİGÜN1
1 Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara.
1 Gulhane Military Medical Academy, Department of Infectious Diseases and Clinical Microbiology, Ankara, Turkey.
2 Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara.
2 Gulhane Military Medical Academy, Department of Medical Microbiology, Ankara, Turkey.
ÖZET
Bu çalışmada, özellikle yoğun bakım ünitelerinde ventilatörle ilişkili pnömoni (VİP)'ye neden olan olası etkeni hızlı ve doğru tanımlamak için kullanılan endotrakeal aspirat (ETA) ve mini-bronkoalveoler lavaj (BAL) yöntemleriyle alınan kültür sonuçlarının kıyaslanması amaçlanmıştır. Hastanemiz yoğun bakım ünitesinde Haziran 2010-Haziran 2011 tarihleri arasında mekanik ventilatörde takip edilen 92 hastadan VİP gelişen 30 (%32.2) hasta çalışmaya dahil edilmiştir. VİP tanısı klinik ve radyolojik olarak konulmuş; hastalar klinik pulmoner enfeksiyon skoru (CPIS) skorlama sistemiyle değerlendirilmiş ve tanıda CPIS değerinin > 6 olması dikkate alınmıştır. VİP gelişen hastalardan önce ETA ve 15 dakika sonra mini-BAL örnekleri toplanmış; hastalardan ayrıca iki adet kan kültürü ve idrar kültürleri de alınmıştır. Mikrobiyolojik değerlendirme ve tanımlama, klasik yöntemlerle ve Phoenix 100 otomatize sistemi (BD Diagnostic Systems, ABD) ile yapılmıştır. Kantitatif kültürlerin değerlendirmesinde, BAL örneği için > 10.000 kob/ml, ETA için > 100.000 kob/ml bakteri üremesi anlamlı olarak kabul edilmiştir. Mekanik ventilasyon uygulaması sırasında VİP gelişen (n= 30; 18'i erkek) ve gelişmeyen (n= 62; 39'u erkek) hastaların yaş ortalaması sırasıyla; 68.23 ± 16.19 ve 52.16 ± 10.41 yıl; mekanik ventilasyon uygulama süresi ise sırasıyla; 29.57 ± 15.78 ve 12.11 ± 6.01 gün olarak bulunmuştur. Çok değişkenli lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde; ileri yaş (p< 0.001) ve mekanik ventilasyon uygulama süresinin (p< 0.001), VİP gelişimi açısından bağımsız birer risk faktörü olduğu saptanmıştır. VİP gelişen ve gelişmeyen hastaların CPIS değerleri arasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (sırasıyla; 6.8 ± 1.15 ve 2.71 ± 1.06 puan; p< 0.001). Buna göre, mekanik ventilatörde olan hastalarda VİP tanısında CPIS skoru kullanımının faydalı olacağı düşünülmüştür. Çalışmamızda, VİP'li 30 hastaya ait ETA kültürlerinden 16 suş (altı Acinetobacter baumannii, üç Pseudomonas aeruginosa, bir Klebsiella pneumoniae, altı Staphylococcus aureus), mini-BAL kültürlerinden ise 34 suş (16 A.baumannii, altı P.aeruginosa, dört Klebsiella pneumoniae, iki, Escherichia coli, altı S.aureus) izole edilmiştir. ETA kültürlerinde kontaminasyon oranı %27 (8/30) olarak bulunurken, mini-BAL kültürlerinde kontaminasyon izlenmemiştir. ETA kültürlerinin %20 (6/30)'sinde, mini-BAL kültürlerinin ise %7 (2/30)'sinde üreme olmadığı tespit edilmiştir. ETA kültüründe kontaminasyon olan sekiz hastadan alınan mini-BAL kültürlerinden 7 (%87.5)'sinde patojen bakteri üremesi (altı A.baumannii, bir K.pneumoniae) tespit edilmiştir. Benzer olarak ETA kültüründe üreme olmayan altı hastadan 5 (%83)'inin mini-BAL kültürlerinden patojen bakteri (iki E.coli, iki K.pneumoniae, bir P.aeruginosa) izolasyonu yapılmıştır. Spearman testi ile yapılan istatistiksel analizde, ETA ve mini-BAL yöntemleriyle alınan örneklerin kültür sonuçları arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilmemiş (p= 0.464); ETA ve mini-BAL yöntemleriyle alınan örneklerin kültür sonuçları arasındaki uyum %50 olarak saptanmıştır. Sonuç olarak, ETA kültür yöntemlerinde artan kontaminasyon riski ve mini-BAL örneklerinden izolasyon oranının daha yüksek olması gibi nedenlerle, VİP etkeni mikroorganizmaların araştırılmasında ETA yerine mini-BAL örneklemesinin daha uygun olacağı kanısına varılmıştır.
Anahtar sözcükler: Ventilatörle ilişkili pnömoni; bronkoalveoler lavaj; mini-BAL, endotrakeal aspirat; kültür.
ABSTRACT
The objective of this study was to compare the results of cultures obtained by mini-bronchoalveolar lavage (BAL) and endotracheal aspiration (ETA) techniques, used for rapid and accurate determination of pathogens causing ventilator-associated pneumonia (VAP) in intensive care units. Of the 92 patients on mechanical ventilation followed at the emergency intensive care unit of our hospital between June 2010 and June 2011, 30 (32.2%) patients were diagnosed as VAP and they were included in this study. VAP diagnosis were based on the clinical and radiological findings. Clinical pulmonary infection score (CPIS) of > 6 was accepted as the clinical criteria of VAP. Initially ETA samples were collected from the patients followed by mini-BAL sampling 15 minutes later, together with urine and two blood cultures. Microbiological evaluation and identification were performed by conventional methods and Phoenix 100 (BD Diagnostic Systems, ABD) automated system. In quantitative culture analysis, > 10.000 cfu/ml for BAL and > 100.000 cfu/ml for ETA were accepted as the positive result. The mean ages of VAP-developed (n= 30; 18 were male) and nondeveloped (n= 62; 39 were male) patients were 68.23 ± 16.19 and 52.16 ± 10.41 years, respectively, and the mean durations of mechanical ventilation were 29.57 ± 15.78 and 12.11 ± 6.01 days, respectively. Multivariate logistic regression analysis showed that older age (p< 0.001) and duration of mechanical ventilation (p< 0.001) were independent risk factors for VAP development. There was also a statistically significant difference in CPIS values between patients who developed VAP and not (6.8 ± 1.15 and 2.71 ± 1.06, respectively; p< 0.001). The use of CPIS for VAP diagnosis was found to be useful in patients on mechanical ventilation. In our study, a total of 16 strains (six A.baumannii, three P.aeruginosa, one K.pneumoniae, six S.aureus) were isolated from ETA cultures, while 34 strains (16 A.baumannii, six P.aeruginosa, four K.pneumoniae, two E.coli, six S.aureus) were isolated from mini-BAL cultures of 30 VAP patients. The contamination rate for ETA cultures was found as 27% (8/30), however there was no contamination in mini-BAL samples. The rates of negative cultures for ETA and mini-BAL were 20% (6/30) and 7% (2/30), respectively. Seven (87.5%) of the eight contaminated ETA samples, yielded pathogenic bacterial growth (six A.baumannii, one K.pneumoniae) in mini-BAL samples. Similarly, of the six negative ETA samples, 5 (83%) yielded bacterial growth (two E.coli, two K.pneumoniae, one P.aeruginosa) in mini-BAL samples. Statistical analysis with Spearman test indicated no positive correlation between the culture results of mini-BAL and ETA (p= 0.464), and the concordance between the culture results of those methods was found as 50%. It was concluded that the use of mini-BAL instead of ETA samples for the isolation of causative microorganisms of VAP seemed to be more useful due to the high contamination risk in ETA culturing techniques and higher bacterial isolation rates in mini-BAL sampling.
Key words: Ventilator-associated pneumonia; bronchoalveolar lavage; mini-BAL; endotracheal aspirate; culture.
Geliş Tarihi (Received): 14.11.2011 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 13.03.2012
GİRİŞ
Ventilatörle ilişkili pnömoni (VİP), entübasyon sırasında pnömonisi olmayan, invazif mekanik ventilasyon desteğindeki hastada entübasyondan 48 saat ve sonrası gelişen pnömonidir1,2. Trakeal entübasyon ve mekanik ventilasyon uygulanması pnömoni insidansını 7 ile 21 kat artırmaktadır3.
VİP tanısını koymak oldukça güçtür. Yapılan çalışmalarda klinik olarak VİP tanısı konulan hastaların %50'sinde VİP bulunmazken, gerçekten VİP'i olan hastaların yaklaşık olarak 1/3'üne tanı konulamadığı görülmüştür4. Tanıda tek başına klinik değerlendirme yeterli olmayıp radyolojik yöntemlere, solunum yolu sekresyonlarının mikroskobik ve mikrobiyolojik incelenmesi gibi yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Klinik pulmoner enfeksiyon skoru (CPIS), VİP düşünülen hastalarda da tanı için katkıda bulunabilir. Bu skorlamada, hastada CPIS > 6 olması pnömoni olasılığını güçlendirir. VİP tanısı koymada önemli kriterlerden biri de "Centers for Disease Control and Prevention (CDC)"ın tanı kriterleridir5. Bütün bu tanı kriterlerinin yanında, klinik olarak VİP düşünülen hastaların tanısı mutlaka mikrobiyolojik kültürlerle desteklenmelidir. Solunum yolu örnekleri bronkoskopik ve nonbronkoskopik yöntemlerle elde edilmektedir. Günümüzde kullanım kolaylığı ve maliyetinin daha az olması nedeniyle nonbronkoskopik yöntemler daha çok tercih edilmektedir.
Tanıda yardımcı olarak günümüzde en sık kullanılan yöntem endotrakeal aspirat (ETA) örneğinin mikrobiyolojik olarak incelenmesidir1. Tanı amacıyla kullanılan bir başka yöntem de mini-bronkoalveoler lavaj (BAL) örneğinin incelenmesidir. Bu yöntemin en önemli avantajı, olası üst solunum yolları florası ile kontaminasyonun minimal düzeye indirilmesidir. Bu çalışmada, özellikle yoğun bakım ünitelerinde VİP'e neden olan olası etkeni hızlı ve doğru tanımlamak için kullanılan ETA ve mini-BAL kültür sonuçlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Olguların Seçimi ve Verilerin Toplanması
Bu çalışmaya, hastanemiz dahiliye yoğun bakım ünitesinde Haziran 2010-Haziran 2011 tarihleri arasında mekanik ventilatörde takip edilen 92 hastadan VİP tanısı almış 30 (%32.6) hasta alındı. Çalışmaya, insan immünyetmezlik virusu (HIV) seropozitif olan, immünsüpresif tedavi alan, radyoterapi ve/veya kemoterapi uygulanan onkoloji hastaları dışında, 48 saatten fazla mekanik ventilasyon uygulanan tüm hastalar dahil edildi. Hastalar her gün fizik muayeneden geçirildi; günlük ateş takibi, günlük lökosit sayısı ve üç günde bir akciğer grafisi çekilerek izlendi. Aynı anda hastaların trakeobronşiyal sekresyon miktarı ve karakteri de not edildi; mekanik ventilasyon süreleri kaydedildi. Klinik olarak VİP tanısı konulan hastalar CPIS skorlama sistemi ile değerlendirildi ve CPIS'nin 6'nın üzerinde bulunması dikkate alındı. Kültür alınmadan önce hastaların antibiyotik kullanma durumu izlendi. Hastalardan ETA, mini-BAL, iki adet kan kültürü ve idrar kültürleri alındı.
Klinik olarak VİP, akciğer grafisinde yeni saptanmış infiltrasyon ya da var olan infiltratif tutulumdaki artışa, şu kriterlerden en az ikisinin eklenmesiyle tanımlandı: (1) Ateş (> 38.5°C) ya da hipotermi (< 36°C), (2) Pürülan trakeobronşiyal sekresyon varlığı ya da var olan sekresyon miktarında artış, (3) lökositoz (12.000/µL) ya da lökopeni (4000/µL). Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda ilk dört gün içerisinde gelişen pnömoniler erken başlangıçlı VİP, beş ve sonraki günlerde gelişen pnömoniler geç başlangıçlı VİP olarak tanımlandı.
Örneklerin Alınması
ETA örneğinin alınması: On dört F steril aspirasyon sondası (Resim 1A) endotrakeal tüp içerisinden ve distal kısmı 2 cm daha içeri girecek şekilde ilerletildi. Aspirasyon sondasının ucu aspirasyon cihazına bağlandı. Aspirat tüpü içinde 5-10 ml ETA elde edildi6.
Mini-BAL alınması: ETA alındıktan 10-15 dakika sonra endotrakeal tüp içinden körlemesine mini-BAL kateteri (Combicath®) (Resim 1B) ilerletildi. Kateterin ilerlemesi durunca dış kateter geri çekilip içteki kateter 2-3 cm daha ilerletildi. İçteki kateterden 20 ml serum fizyolojik verildi. Steril enjektör ile aspire edilip 1-3 ml bronkoalveoler sıvı elde edildi.
Mikrobiyolojik Yöntemler
Örnek 1 dakika süre ile vortekslendikten sonra 0.001'lik öze yardımıyla koyun kanlı agar (KKA), çikolatamsı agar ve EMB agara ekildi. KKA ve çikolatamsı agar 48 saat CO2'li etüvde EMB ise aerobik ortamda yine 48 saat süreyle inkübe edildi. Plaklar 24 saat sonra kontrol edildi ve üreme yoksa 48. saatin sonu beklenildi. Üreyen kolonilerden Gram boyama yapıldı. Gram boyama ve kültür plaklarındaki üremenin değerlendirilmesi sonucunda bakteriler gram-negatif ya da gram-pozitif olarak tanımlandı. Bakterilerin tür bazında tanımlama ve antibiyogram testleri Phoenix 100 otomatize sistemi (BD Diagnostic Systems, ABD) kullanılarak yapıldı. Kanlı agardaki tek düşmüş bakteri kolonileri steril eküvyon çubuğuyla alınarak McFarland 0.5-0.6 bulanıklığa ayarlandı. Gram-negatif olarak değerlendirilen bakterilerden hazırlanan bakteri süspansiyonu Phoenix NMIC/ID paneli, gram-pozitif olarak değerlendirilenler ise Phoenix PMIC/ID paneli aracılığıyla cihaza yerleştirildi. Okuma ve değerlendirme işlemleri cihaz tarafından otomatik olarak gerçekleştirildi.
Kantitatif değerlendirme şu şekilde yapıldı: Toplam koloni sayısı 1000 ile çarpıldı ve sonuçta 1 ml'deki bakteri sayısı bulundu. Eğer bu sayı BAL örneği için 10.000'in, ETA için 100.000'in üzerinde ise sonuç pozitif olarak kabul edildi. Daha altındaki değerler ise orofarengeal kontaminasyon olarak değerlendirildi. Ayrıca Corynebacterium spp., A grubu beta-hemolitik streptokok ve Neisseriae spp. normal boğaz florasında bulunduğundan VİP etkeni olarak tanımlanmadı, kontaminasyon olarak değerlendirildi.
İstatistiksel Değerlendirme
Veriler bilgisayar ortamına aktarıldıktan sonra SPSS 15.0 paket programıyla analizleri yapıldı. Tanımlayıcı istatistikler olarak frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, minimum ve maksimum değerler alındı. VİP gelişen ve gelişmeyen gruplar arasında yaş ve mekanik ventilasyon süresi açısından fark olup olmadığı Student-t testiyle, CPIS ise Mann-Whitney U testiyle karşılaştırıldı. İki grup arasında cinsiyet yönünden karşılaştırılma yapılırken ki-kare testi kullanıldı. VİP gelişimi için cinsiyet, yaş ve mekanik ventilasyon süresinin etkisi çok değişkenli lojistik regresyon analizi ile incelendi. VİP gelişen grupta ETA ve mini-BAL arasında korelasyon olup olmadığına Spearman korelasyonu ile bakıldı. İstatistiksel anlamlılık için p< 0.05 değeri kabul edildi.
BULGULAR
Yoğun bakım ünitesi (YBÜ)'nde Haziran 2010-Haziran 2011 tarihleri arasında mekanik ventilatöre bağlı olarak takip edilirken VİP gelişen 30 hastanın 18 (%60)'i erkek, 12 (%40)'si kadın; VİP gelişmeyen 62 hastanın ise 39 (%63)'u erkek, 23 (%37)'ü kadındır. Mekanik ventilatörde takip edilirken VİP gelişen ve gelişmeyen hastaların yaş, mekanik ventilasyonda takip süresi ve CPIS skoru özellikleri Tablo I'de verilmiştir.
VİP tanısı alarak çalışmaya dahil edilen 30 hastanın takip ve tedavi süreci içerisinde 24 (%80)'ü mortal seyretmiş; 6 (%20) hasta tedavilerinin tamamlanmasının ardından YBÜ'den taburcu edilmiştir. Çalışmanın yapıldığı zaman dilimi içerisinde dahiliye YBÜ'de VİP gelişme hızı 1000 ventilatör gününde 18.3 olarak saptanmıştır.
Mekanik ventilatörde takip edilirken VİP gelişen 30 hastanın tümünde önce ETA ve 15 dakika sonra mini-BAL örnekleri alınmış; bu örneklerin kültürlerinde saptanan üreme sonuçları Tablo II'de gösterilmiştir. Mini-BAL kültürlerinde, ETA kültürlerinden daha yüksek oranda bakteri üremesi saptandığı; ETA kültürlerinde %27 olan kontaminasyonun mini-BAL kültürlerinde hiç görülmediği ve mini-BAL kültürlerinde ETA kültüründe tespit edilemeyen Escherichia coli ve birden fazla mikroorganizma üremesinin izlendiği belirlenmiştir.
Endotrekeal aspirat örnek kültürleri kontaminasyon olarak değerlendirilen sekiz hastadan alınan mini-BAL kültürlerinden 6 (%75)'sında Acinetobacter baumannii, 1 (%12.5)'inde Klebsiella pneumoniae üremesi görülürken, 1 (%12.5) örnekte üreme tespit edilmemiştir (Tablo III). ETA örneğinde üreme olmayan altı hastanın mini-BAL örnek kültürlerinin 2 (%33)'sinde E.coli, 2 (%33)'sinde K.pneumoniae ve 1 (%17)'inde P.aeruginosa üremesi tespit edilmiş; 1 (%17) örneğin ise mini-BAL kültüründe de üreme görülmemiştir (Tablo III).
İstatistiksel analizlerde, VİP gelişen ve gelişmeyen hasta grupları arasında yaş ortalaması açısından (sırasıyla; 68.23 ± 16.19 yıl ve 52.16 ± 10.41 yıl; p< 0.001) ve mekanik ventilasyon uygulama süresi açısından (sırasıyla; 29.57 ± 15.78 gün ve 12.11 ± 6.01 gün; p< 0.001) anlamlı fark bulunmuştur. VİP gelişimi için cinsiyet, yaş ve mekanik ventilasyon süresinin etkisi çok değişkenli lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde; cinsiyetin VİP gelişiminde bir risk faktörü olmadığı, buna karşılık mekanik ventilasyon süresi ve hasta yaşının birbirinden ve cinsiyetten bağımsız olarak VİP gelişme riskini istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artırdığı saptanmıştır. Mekanik ventilasyon süresi için OR= 1.205, %95 GA= 1.104-1.316 ve p< 0.001 olarak, yaş için ise OR= 1.162, %95 GA= 1.074-1.258 ve p< 0.001 olarak hesaplanmıştır.
Mann-Whitney U testi ile yapılan değerlendirme sonucu, VİP gelişen ve gelişmeyen hasta grupları arasında CPIS skoru (sırasıyla; 6.8 ± 1.15 puan ve 2.71 ± 1.06 puan) açısından anlamlı farklılık saptanmıştır (p< 0.01).
Spearman testi ile yapılan istatistiksel değerlendirme sonucunda, ETA ve mini-BAL yöntemleriyle alınan örneklerin kültür sonuçları arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilmemiş (p= 0.464); ETA ve mini-BAL yöntemleriyle alınan örneklerin kültür sonuçları arasındaki uyum %50 olarak saptanmıştır.
TARTIŞMA
VİP, YBÜ'lerde mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda görülen en önemli enfeksiyondur. Çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre, mekanik ventilasyon uygulanan hastaların %28-85'inde VİP gelişebilmektedir2,7,8,9,10,11,12. Çalışmamızda da, mekanik ventilasyon uygulanan 92 hastanın 30 (%32.6)'unda VİP gelişmiştir. Bu oran ülkemizde ve dünyada yapılmış diğer çalışmalarla değerlendirildiğinde uyumlu olarak bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda, ventilatöre bağlanan hastalarda 1000 ventilatör gününde 2.5-39 VİP gelişme hızı saptanmıştır2,3,8,13,14. Bizim çalışmamızda da VİP gelişme hızı 1000 ventilatör gününde 18.3 olarak saptanmış olup, daha önceki çalışmalarla uyumlu olduğu görülmüştür.
İleri yaş, nozokomiyal pnömoni riskini 2-3 kat artıran önemli risk faktörlerindendir2. Bunun yanında mekanik ventilatöre bağlı her gün VİP gelişimi için %1-3 oranında risk artışı taşır15. Gedik ve arkadaşlarının16 çalışmasında, VİP gelişen hastaların yaş ortalaması 56 yıl, ortalama mekanik ventilasyon süresi 20 gün olarak saptanmıştır. Khilnani ve arkadaşlarının17 yaptığı çalışmada, yaş ortalaması 55.6 ± 16.17 yıl, ortalama mekanik ventilasyon süresi 34.88 ± 32 gün; Bacakoğlu ve arkadaşlarının18 yaptığı diğer bir çalışmada ise yaş ortalaması 63.9 ± 19 yıl, ortalama mekanik ventilasyon süresi 7.4 ± 6.3 gün olarak bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda, VİP gelişen hastaların yaş ortalaması 68.23 ± 16.19 yıl, ortalama mekanik ventilasyon süresi ise 29.57 ± 15.78 gün olarak saptanmıştır. Çalışmamızda elde edilen verilerin çok değişkenli lojistik regresyon analiziyle değerlendirilmesi sonucu, mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda hasta yaşı (p< 0.001) ve mekanik ventilasyon uygulama süresi (p< 0.001), VİP gelişimi açısından birer risk faktörü olarak belirlenmiş ve yaş ile mekanik ventilasyon süresi arasında anlamlı bir korelasyon olduğu gösterilmiştir.
Hastanede gelişen enfeksiyonlar arasında en sık mortalite nedeni pnömonilerdir. Yapılan çalışmalarda VİP saptanan olgularda mortalite oranı %24-76 arasında değişmektedir16,17,18,19,20,21,22. Çalışmamızda mortalite oranı %80 olarak saptanmış ve bu oran diğer çalışmalara göre yüksek bulunmuştur. Bu durumun, mekanik ventilasyon sürelerinin uzun olması ve hastaların ileri yaşta olmasından kaynaklandığı düşünülmüştür. Ayrıca, hastalarımızın altta yatan diğer hastalık durumları, YBÜ'de kalış süreleri ve bu dönemde YBÜ'de artan A.baumannii enfeksiyonu sıklığı, mortaliteyi artıran diğer sebepler olabilir.
VİP tanısında kullanılan CPIS hesaplanmasının en büyük dezavantajları, değişkenlerin klinisyenler tarafından farklı yorumlanması ve skorlamanın yanlış hesaplanmasıdır23. CPIS'ın 6'nın üzerinde bulunması pnömoni olasılığını güçlendirir. Yapılan bir çalışmada VİP tanısı koymada; CPIS ≥ 6 olarak hesaplanmasının duyarlılığı %93, özgüllüğü %100 bulunmuştur23. Ancak bazı araştırmacılar CPIS'ın, tedavinin değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi aşamasında kullanılması gerektiğini belirtmektedirler24. Khilnani ve arkadaşları17, VİP tanısı alan hastaların ortalama CPIS skorunu 6.76 ± 1.67 puan; Bacakoğlu ve arkadaşları18 ise 7.2 ± 2.1 puan olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda, VİP gelişen hastalarda CPIS skoru ortalaması 6.8 ± 1.15 puan, gelişmeyenlerde ise 2.71 ± 1.06 puan olarak hesaplanmış ve iki grup arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p< 0.001). Bu sonuçlar doğrultusunda mekanik ventilatörde olan hastalarda VİP tanısında CPIS skoru kullanımının faydalı olabileceği düşünülmüştür. Yapılan bir çalışmada CPIS ≥ 6 olan hastaların mini-BAL, bronkoskopik BAL, bronkoskopik fırça kültür sonuçlarıyla CPIS değerleri karşılaştırılmış; CPIS ile mini-BAL arasındaki korelasyon %80, bronkoskopik fırça ile arasındaki kolerasyon %86, bronkoskopik BAL ile arasındaki korelasyon ise %76 olarak tespit edilmiştir17. Bizim çalışmamızda da CPIS ile ETA arasındaki uyum %60, mini-BAL arasındaki uyum ise %80 olarak belirlenmiştir. Yine de, tüm bu tanı kriterlerinin yanında, klinik olarak VİP düşünülen hastaların tanısı mutlaka mikrobiyolojik kültürlerle desteklenmelidir.
Yapılan çalışmalarda VİP etkeni olarak en sık gram-negatif bakteriler izole edilmektedir16,17,18,22,25,26,27. Çalışmamızda da en sık izole edilen mikroorganizmaların gram-negatif bakteriler olduğu izlenmiştir. Khilnani ve arkadaşları17, VİP'e neden olan patojenik mikroorganizmaların %88'inin mini-BAL kültüründe, %68'inin ise ETA kültüründe ürediğini bildirmişlerdir. Çalışmamızda, mini-BAL ve ETA kültürlerinde, A.baumannii, P.aeruginosa ve S.aureus (metisiline dirençli veya duyarlı) izolasyon oranları sırasıyla; %53 ve %20, %20 ve %10, %20 ve %20 olarak saptanmıştır (Tablo II). Çalışmamızdaki yüksek A.baumannii oranının YBÜ florasından kaynaklanmış olabileceği düşünülmüştür. Dolayısıyla, her hastanede ve aynı hastanedeki her YBÜ'de sürveyans çalışmalarının yapılması, bu ünitelerdeki çevresel kontaminasyonun tespit edilmesi ve bunların direnç profillerinin saptanması önem taşımaktadır. Böylece, yüksek mortaliteye sahip bir enfeksiyonda uygulanacak olan etkin ampirik antibiyotik tedavisi belirlenebilir.
Üst solunum yolları florasına bağlı kontaminasyonun az olması, invazif bir yöntem olmaması ve özgüllüğünün yüksek olması nedeniyle mini-BAL (protected telescoping catheter; PTC) kantitatif kültürü, özellikle bazı merkezlerde VİP tanısı için bronkoskopik yöntemler yerine kullanılmaktadır26,28. Ancak bronkoskopinin bulunmadığı merkezlerde VİP tanısı için kullanılan en yaygın yöntem ETA kantitatif kültürünün yapılmasıdır. Üst solunum yolu florasına bağlı kontaminasyonun fazla olması bu yöntemin en önemli dezavantajıdır29. Çalışmamızda, ETA örneklerinin %27'sinde orofarengeal kontaminasyon tespit edilirken, mini-BAL örneklerinde kontaminasyon izlenmemiştir. ETA örneğinde kontaminasyon olan sekiz hastadan yedisinin mini-BAL örneği kültüründe patojen bakteri üremesi saptanmıştır (Tablo III). Fangio ve arkadaşlarının30 yaptığı çalışmada, ETA kantitatif kültürlerinin duyarlılığı %89.5, özgüllüğü ise %66.7 olarak rapor edilmiştir. Buna karşın Elatrous ve arkadaşları26, eşik değer 104 kob/ml olarak alındığında ETA kantitatif kültürünün duyarlılığını %92, özgüllüğünü %85 olarak; değerlendirme eşiği 105 kob/ml olarak alındığında ise bu oranların sırasıyla %84 ve %90 olarak belirlendiğini bildirmişlerdir. Çalışmamızda kontrol grubunun olmaması nedeniyle ETA ve mini-BAL kantitatif kültür yöntemlerinin duyarlılık ve özgüllük değerleri saptanamamıştır. Örnekleme yaptığımız hasta grubunda VİP tanısının klinik ve radyolojik olarak konmuş olması bu sınırlamaya yol açmıştır.
Yapılan çalışmalarda, mini-BAL ve bronkoskopik fırça yöntemleriyle elde edilen örnek sonuçları arasında güçlü bir uyumun (%77-88) varlığına dikkat çekilmektedir17,31,32,33. Buna karşın, Khilnani ve arkadaşları17 distal hava yolu örneği elde etmek için kullanılan yöntemler içinde, doğru örneği elde etmede en başarısız yöntemin ETA olduğunu ifade etmişler; Bacakoğlu ve arkadaşları18 da ETA ile mini-BAL arasındaki uyumu %67 olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da ETA ile mini-BAL arasındaki uyum %50 olarak düşük oranda tespit edilmiştir.
Nonbronkoskopik yöntemlerin avantajları arasında; daha az invazif olması, daha az deneyimli personele gereksinim göstermesi, daha az oksijenizasyona etki ediyor olması, işlem esnasında ventilasyon ve respirasyonun devam etmesi, daha az intrakraniyal basınç artışına ve aritmiye neden olması, daha az kontaminasyon riski olması ve daha ucuz olması sayılabilir17,23,26,30. Mini-BAL körlemesine yapılan bir yöntem olmasına karşın, bronkoskopik fırça ile elde edilen sonuçlarla kıyaslandığında oldukça uyumlu bir yöntemdir. Ülkemizde ve gelişmekte olan diğer ülkelerde YBÜ'deki hastalarda bronkoskopik yöntemlerin rutinde uygulanması imkanlar dahilinde değildir. Bu nedenle nonbronkoskopik tekniklerin değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Sonuç olarak çalışmamızda, ETA ve mini-BAL kültür yöntemleri arasında anlamlı bir korelasyon olmaması, ETA kültür yönteminde kontaminasyon riskinin artmış olması ve mini-BAL örneklerinden izolasyon oranının daha yüksek olması gibi nedenlerle, VİP etkeni mikroorganizmaların araştırılmasında ETA yerine mini-BAL örneklemesinin daha uygun olacağı düşünülmüştür.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Doç. Dr. Hanefi Cem Gül,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi,
Enfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
06018 Etlik, Ankara, Türkiye.
Tel (Phone): +90 312 304 4309,
E-posta (E-mail): hcgul@yahoo.com