Yazdır

�zg�n �alışma/Original Article
Mikrobiyol Bul 2016; 50(1): 94-103

HIV/AIDS'li 255 Olgunun Değerlendirmesi: Hacettepe Kohortu, Ankara

Evaluation of 255 HIV/AIDS Cases: Hacettepe Cohort, Ankara, Turkey

Pamir �ER�İ1, Ahmet �ağkan İNKAYA2, Şehnaz ALP2, Aygen T�MER2, Serhat �NAL2


1 Hacettepe �niversitesi Tıp Fak�ltesi, İ� Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara.

1 Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Internal Medicine, Ankara, Turkey.

2 Hacettepe �niversitesi Tıp Fak�ltesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara.

2 Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Infectious Diseases and Clinical Microbiology, Ankara, Turkey.

�Z

İlk HIV/AIDS olgusunun 1985 yılında tanımlandığı �lkemizde, T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine g�re, Haziran 2014 itibarıyla 8238 olgu kaydedilmiştir. Bu �alışmanın amacı, merkezimize başvuran HIV/AIDS olgularının epidemiyolojik ve klinik �zelliklerinin retrospektif olarak değerlendirilmesidir. �alışmada, Ocak 1986-Ocak 2013 tarihleri arasında takip edilen HIV ile enfekte 255 olgu incelenmiş; olguların verileri dosya kayıtlarından elde edilmiştir. Olguların �oğunun erkek (193/255, %75.6), yaş ortalamalarının 38.0 � 11.6 yıl (yaş aralığı: 19-80), yaklaşık %25.4 (46/181)'�n�n �niversite mezunu ve %84.7 (216/255)'sinin T.C. vatandaşı olduğu belirlenmiştir. En sık karşılaşılan olası bulaş yolunun %63.1 (161/255) ile heteroseks�el cinsel ilişki olduğu izlenmiştir. �alışma grubumuzda, erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkek olguların %76.5 (26/34)'inin, 2006 yılı ve sonrasında tanı aldığı g�r�lm�ş; bu oran 2006 �ncesine g�re (8/34, %23.5) istatistiksel olarak anlamlı d�zeyde y�ksek bulunmuştur (p< 0.005). Hastaları tanı almaya g�t�ren nedenlere bakıldığında; %30.7'sinin ishal, lenfadenopati ve ateş gibi şikayetler nedeniyle, %21.3'�n�n ise korunmasız/riskli cinsel temas sonrası yaptırdıkları tahliller sonucunda tanı aldığı g�zlenmiştir. Başvuru anındaki CD4+ T lenfosit sayılarına ulaşılabilen 237 olguda, ortanca değerin 260 (aralık: 3-1183) h�cre/mm3 olduğu hesaplanmıştır. Olguların %40.1 (95/237)'inde CD4+ T h�cre sayısı 200/mm3'�n altında, %22.8 (54/237)'inde ise 500/mm3'�n �zerindedir. Ortalama CD4+ T h�cre sayılarının, 2006 yılı �ncesinde (n= 107) ve sonrasında (n= 130) başvuran olgularda, sırasıyla 240/mm3 ve 375/mm3 olduğu tespit edilmiştir (p< 0.005). HIV-RNA y�klerine ulaşılabilen 203 hastanın ortanca değeri 67.200 kopya/ml olarak hesaplanmıştır. Olguların yarısına yakınında (91/203, %44.8) vir�s y�k� y�ksek (≥ 100.000 kopya/ml) bulunmuştur. Hastalık evrelemesinin yapılabildiği 246 olgudan %54.1'inin HIV-pozitif, %45.9'unun ise AIDS safhasında olduğu belirlenmiştir. 2006 yılı �ncesi ve sonrasında tanı alan olgular karşılaştırıldığında, AIDS evresinde olan olguların sırasıyla %60.7 ve %33.6 oranında olduğu g�r�lm�ş ve bu fark anlamlı bulunmuştur (p< 0.005). İkiy�z olgunun �� aydan uzun s�re (ortanca: 41 ay) takip edildiği; 138 olgunun (79'u HIV-pozitif, 59'u AIDS safhasında) ise �alışma sonlandığı tarihte halen takipte olduğu saptanmıştır. Takip sırasında 29 olgu (29/255, %11.4) kaybedilmiştir. Sonu� olarak; HIV/AIDS olgularına ait verilerinin incelenmesi, hastalık s�resince karşılaşılabilecek sorunları �ng�rmemiz a�ısından değerli bilgilere ulaşmamızı sağlayabilir.

Anahtar s�zc�kler: AIDS; HIV; epidemiyoloji; klinik takip; Ankara.

ABSTRACT

The first HIV/AIDS case has been reported in 1985 in Turkey, and since then 8238 cases have registered until June 2014 according to the records of Turkish Ministry of Health. The aim of this retrospective study was to evaluate the epidemiological data and clinical features of HIV/AIDS patients admitted to our center. A total of 255 HIV-infected patients admitted to our clinic between January 1986 and January 2013, whose data obtained from file records, were included in the study. Most of the patients were male (193/255, 75.6%) and Turkish citizens (216/255, 84.7%), with the mean age of 38.0 � 11.6 (age range: 19-80) years. Approximately 25.4% (46/181) were university graduates. The most frequent route of transmission was through a heterosexual intercourse (161/255, 63.1%). In our study group, there were 34 men who had sex with men, and the majority of these cases (n= 26, 76.5%) were diagnosed in or after the year 2006, while 23.5% (n= 8) before 2006. This difference was found statistically significant (p< 0.05). The reasons that led patients for diagnosis were the presence of clinical symptoms such as diarrhea, lymphadenopathy and fever in 30.7%, and personal curiosity because of unprotected/risky sexual intercourse in 21.3% of the cases. Initial CD4+ T lymphocyte counts could be reached for 237 cases, and the median value was calculated as 260 (range: 3-1183) cells/mm3. Among these patients, CD4+ T cell count was below 200/mm3 in 40.1% (95/237), and above 500/mm3 in 22.8% (54/237). The mean CD4+ lymphocyte count on first admission was 240/mm3 for those admitted before the year 2006 (n= 107) and 375/mm3 for those admitted after 2006 (n= 130) (p< 0.005). HIV-RNA loads could be reached for 203 cases on admission, and the median value was calculated as 67.200 copies/ml. Nearly half of the cases (91/203, 44.8%) had high viral load (≥ 100.000 copies/ml). The disease could be categorized in 246 cases, 54.1% were HIV-positive and 45.9% were in AIDS stage. Patients diagnosed after 2006 had lower rate of AIDS when compared to the patients diagnosed before 2006 (33.6% vs. 60.7%, respectively; p< 0.005). Two hundred patients were followed up more than three months (median: 41 months), and 138 patients (of them 79 were HIV-positive, and 59 were in AIDS stage) were still in follow up at the end of study period. Throughout the follow-up, 29 cases (29/255, 11.4%) had died. It was concluded that, the surveillance of data from HIV/AIDS patients would be beneficial to determine and predict the complications of the disease.

Keywords: AIDS; HIV; epidemiology; clinical follow-up; Turkey.

Geliş Tarihi (Received): 12.09.2015 • Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 16.12.2015

GİRİŞ

Kazanılmış imm�n yetmezlik sendromu (AIDS), ilk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Pneumocystis jirovecii pn�monisi ve Kaposi sarkomu ile başvuran gen� homoseks�el erkeklerde tanımlanmıştır1,2. 1981 yılındaki ilk olgudan sonra, insan imm�n yetmezlik virusu (HIV) ile enfekte olgu sayısı t�m d�nyada giderek hızla artmıştır. �lkemizde ilk olgu 1985 yılında tanımlanmış olup, T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine g�re Haziran 2014 tarihine kadar 8238 HIV/AIDS olgusu saptanmıştır3. Bu veriler dikkatle incelediğinde, �lkemizde her sene bildirilen HIV/AIDS olgularının artmakta olduğu ve bu durumun �lkemiz i�in de �nemli bir sağlık sorunu haline geldiği g�r�lmektedir. T�rkiye'de yaşanan epideminin t�r�, yayılma yolları, risk fakt�rleri konusunda ge�erli ve faydalı veriler elde edebilmek i�in h�lihazırda elimizde bulunan verilerin hassasiyetle değerlendirilmesi gereklidir. Bu �alışmada, T�rkiye'deki hastaların genel �zelliklerini temsil edebileceği �ng�r�len, enfeksiyon hastalıkları �nitemiz tarafından yaklaşık 27 yıllık bir s�re�te takip edilen HIV/AIDS hastalarının demografik verileri ve bazı klinik �zelliklerinin incelenerek, HIV/AIDS epidemisinin T�rkiye'deki durumu hakkında veri sağlanması ama�lanmıştır.

GERE� ve Y�NTEM

�alışmaya, Hacettepe �niversitesi Tıp Fak�ltesi İ� Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları �nitesinde, Ocak 1986-Ocak 2013 tarihleri arasında takip ve tedavi edilen HIV/AIDS olguları d�hil edildi. HIV enfeksiyonu tanısı, ELISA y�ntemiyle anti-HIV pozitifliği saptanmasını takiben Western Blot (WB) doğrulama testi sonucunda konuldu. On sekiz yaşından b�y�k olan ve HIV enfeksiyonu/AIDS tanısı doğrulanmış, dosyalarına ulaşılabilen 255 hasta değerlendirmeye alındı. Hastaların dosyalarındaki takip-tedavi formları ayrıntılı olarak değerlendirildi. Elde edilen t�m veriler, bu �alışma i�in �zel olarak hazırlanmış bir bilgisayar dosyasına, hastaların kimlik bilgilerine ulaşılması m�mk�n olmayacak şekilde kodlanarak kaydedildi. HIV enfeksiyonu evrelemesi "Centers for Disease Control and Prevention (CDC)" tanımlarına g�re yapıldı4. Hastalara antimikrobiyal profilaksi ve antiretroviral tedavi, tanı ve takip yıllarındaki WHO (D�nya Sağlık �rg�t�), EACS (European AIDS Clinical Society) veya DHHS (U.S. Department od Health & Human Services) rehberlerinin �nerilerine g�re planlandı. Olguların kaydına, Hacettepe �niversitesi Senatosu Etik Komisyonu tarafından �alışma protokol� onaylandıktan sonra başlandı (30.01.2012 tarih ve B.30.2.HAC.0.70.00.01/43.10-706 no'lu karar). Epidemiyolojik veriler basit frekans dağılımlarıyla yapıldı. Tanı alınan yıla g�re, cinsel y�nelim, CD4 T h�cre sayısı ve AIDS varlığının karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanıldı. Olguların zamana karşı değerlendirilmesinde, verilerimizi yabancı literat�rdeki geniş kapsamlı �alışmalar ile karşılaştırabilmek ve istatistiksel olarak anlamlı bulgular elde edebilmek adına 2006 yılı kriter olarak alındı.

BULGULAR

Bu �alışmada 255 HIV/AIDS olgusu değerlendirilmiştir. Tanı anında yaş ortalaması 38.0 � 11.6 (yaş aralığı: 19-80) yıl olup, hastaların 193'� (%75.6) erkektir (Şekil 1). Hastaların %56'sı evlidir; yaklaşık %37'sinin eğitim d�zeyi ilk�ğretim seviyesinde iken, %25.4'� �niversite mezunudur (Tablo I). Olguların coğrafi b�lgelere ve mesleklere g�re dağılımları Tablo II ve Tablo III'de g�sterilmiştir.


Şekil 1

Tablo I

Tablo II

Tablo III

Heteroseks�el cinsel temas, kadın ve erkeklerde en sık g�zlenen bulaş yolu olmuştur (sırasıyla, %75.8 ve %59.1). Erkeklerin %17.6'sında bulaş yolu, homoseks�el ilişki olarak saptanmıştır. Kadınların %72.3'� eşleri dışında kimseyle cinsel temas yaşamadıklarını belirtmiş ve bulaş a�ısından başka bir risk fakt�r�ne de sahip olmadıkları g�zlenmiştir (Tablo IV).


Tablo VI

Hastaları tanı almaya g�t�ren nedenlere bakıldığında; %30.7'sinin ishal, lenfadenopati, ateş gibi şikayetler nedeniyle, %21.3'�n�n ise riskli-korunmasız cinsel temas sonrası yaptırdıkları tahliller sonucunda tanı aldığı g�zlemlenmiştir. Olguların yarısından fazlasının (%53.7) 2006 yılı sonrasında tanı aldığı belirlenmiştir (Tablo V).


Tablo V

Erkeklerle cinsel ilişkiye giren (men having sex with men, MSM) 34 erkek olgunun b�y�k �oğunluğunun (n= 26, %76.5) 2006 yılı ve sonrasında tanı aldığı g�r�lm�şt�r. Bu oran 2006 �ncesine g�re istatistiksel olarak anlamlı d�zeyde y�ksektir (Tablo VI).�


Tablo VI

CD4+ T lenfosit sayılarına ulaşılan 237 olgu analiz edildiğinde, tanı anındaki ortanca CD4 değerinin 260 h�cre/mm3 (aralık: 3-1183) olduğu g�zlenmiştir. Olguların %40.1'inin CD4 h�cre sayısı 200/mm3'�n altındayken, %22.8'sinde 500/mm3'�n �zerindedir (Tablo VII).


Tablo VII

Yıllara g�re tanı anındaki CD4 değerleri incelendiğinde; 2006 sonrası 200/mm3 ve daha d�ş�k CD4 d�zeyiyle başvuran olgu sayısında azalma g�zlenmiştir (p< 0.005) (Tablo VIII). Ayrıca hastalar tanı tarihleri a�ısından 2006 yılı �ncesi (n= 107) ve sonrası (n= 130) olmak �zere iki gruba ayrıldığında, başvuru anı CD4+ T lenfosit sayılarının ortalaması sırasıyla, 240 ve 375 h�cre/mm3 olarak hesaplanmıştır. D�nemler arası saptanan bu fark da istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p< 0.005).


Tablo VIII

Kayıtlı 255 hastanın 203'�n�n tanı anındaki HIV-RNA y�klerine ulaşılabilmiş ve ortanca değer 67.200 kopya/ml olarak hesaplanmıştır. Vir�s y�k� 100.000 kopya/ml ve �zerinde olanların oranı %44.8 (n= 91)'dir.

Olgulardan 246'sının CDC sınıflandırmasına g�re evrelemesi yapılabilmiştir. Hastaların %27.6'sı (n= 68) başvuru anında A2 evresindeyken, %14.7'sinin (n= 36) C3 evresinde olduğu saptanmıştır. Yine CDC tanımlarına g�re; bu 246 hastanın %54.1'inin HIV pozitif, %45.9'unun ise AIDS basamağında olduğu belirlenmiştir. Bu hastalar tanı aldığı d�nemlere g�re incelendiğinde; 2006 yılı �ncesinde hastaların %60.7'si AIDS evresinde iken, 2006 ve sonrası yıllarda başvuranlarda bu oran %33.6 olarak izlenmiştir. Bu azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p< 0.005) (Şekil 2).


Şekil 2

Toplamda 200 olgu, en az 3 ay veya daha uzun s�reyle (ortanca 41 ay) takip edilmiş; 138 hastanın merkezimiz tarafından �alışma sonlandığı tarihte halen takip edildiği belirlenmiştir. Bunların %57.2'si (n= 79) başvuru anında HIV pozitif iken, %42.8'i (n= 59) AIDS evresindedir. Takip dışı kalan 117 hastadan 29'unun �ld�ğ� anlaşılmıştır. Diğer 88 olgudan 35'inin, �alışmanın sonlandığı tarih itibarıyla hayatta olduğu teyit edilirken, 53'� hakkında bilgi edinilememiştir. Kaybedilen 29 hastanın �l�m nedenlerine bakıldığında; 11 hastanın septik şok, 2 hastanın pn�moniye bağlı ARDS tablosu, 1 hastanın akut b�brek yetmezliği, 1 hastanın akut karaciğer yetmezliği, 1 hastanın t�m�r lizis sendromu ve 1 hastanın ara� dışı trafik kazası nedeniyle vefat ettiği anlaşılmış; 13 hastanın �l�m nedeni ise belirlenememiştir.

TARTIŞMA

T�m d�nyada olduğu gibi, �lkemizde de HIV/AIDS hastalığı �nemli bir sağlık sorunudur. Merkezimizde 1986 yılından beri HIV/AIDS olguları takip edilmektedir. T�rkiye geneli gibi merkezimizde de takibe alınan olgu sayısı yıllar i�erisinde artış g�stermiştir. Olgu grubumuzun yarıdan fazlasının (%53.7) 2006 yılından sonra tanı aldığı dikkati �ekmektedir (Tablo V). UNAIDS verileri incelendiğinde de, b�lgemizde yeni HIV enfeksiyonu sayısında bir artışın olduğu fark edilmektedir5. �alışmamızın sonucu UNAIDS verileri ile uyumlu olup hızla artan bir epidemiyi işaret etmektedir.

�alışma grubumuzda olguların �oğunun (n=193, %75.6) erkek olduğu izlenmiş olup, �lke geneli cinsiyet dağılımıyla uyumludur. �lkemizden bildirilen bir başka seride ise bu oran %85 olarak bulunmuştur6. Gelişmekte olan �lkelerdeki gibi, T�rkiye'de de %48.9'luk oranla heteroseks�el cinsel temas esas olası bulaşma yoludur. Araştırmamızda bu oran %63.1 olarak belirlenmiştir. Aradaki fark, T�rkiye verilerinde bulaş yolu bilinmeyen hasta oranının %37.1 iken, araştırmamızda %15.3 olmasıyla a�ıklanabilir. Erkek olgularımızda MSM/biseks�alite nedeniyle bulaşma oranı %17.6'dır. Bu oran HIVEND grubunun �alışmasında %30.9 olarak bildirilmektedir6. Merkezler arasındaki farklılık, MSM grubunun kendini ifade edebilmesiyle ilgili olabilir. �lke genelinde, cinsiyet ayrımı yapılmadan t�m olguları yansıtan T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine bakıldığında, MSM/biseks�alite %8.9 oranında g�r�lmektedir. Araştırmamızda, olası bulaşma yolu MSM olan hastaları yıllara g�re ayırdığımızda, 34 olgudan 26'sının (%76.5) 2006 ve sonrasında tanı aldığı g�zlenmektedir. Bu sonu�, yıllar i�erisinde MSM ilişki yaşayan birey sayısının artmasından ve bireylerin cinsel y�nelimlerini rahat�a ifade edebilmesinden kaynaklanmış olabilir. HIVEND kohortundaki MSM prevalansının y�ksek oluşu, bu kohortun kısa bir s�re �nce oluşturulması ve hastaların bu d�nemde y�nelimlerini daha kolay ifade edebilmesinden k�ken alıyor olabilir.

Olgularımızın %59.2'si tanı anında 19-39 yaş aralığında olup, başvuru anındaki yaş ortalaması 38.2 � 11.63'd�r. �lke genelindeki kayıtlı olguların %57'sinin 19-39 yaş aralığında olduğu bilinmektedir. �elikbaş ve arkadaşları7 da, Karaosmanoğlu ve arkadaşları8 gibi takip ettikleri olguların yaş ortalamasını 36 yıl olarak rapor etmişlerdir. Bu veriler ile karşılaştırıldığında, �alışmamızın verilerinin T�rkiye geneli ile uyumlu olduğu s�ylenebilir.

Hastalarımızın �nemli b�l�m�ne (%40.1) tanı, CD4+ T h�cre sayısı 200/mm3''�n altına indiğinde konmuştur. Tanı anındaki CD4 h�cre sayısı �lkemizden bildirilen diğer �alışmalarla uyumludur7,8,9,10. Verilerimiz yıllara g�re tekrar değerlendirildiğinde, 2006 yılından sonra tanı alan hastaların daha y�ksek CD4 h�cre d�zeylerine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Ek olarak, hastalarımızın 2006 yılından sonra başvuru anında CDC sınıflandırmasına g�re AIDS evresindeki hasta sayısının azaldığı g�zlenmiştir. Sonu�larımız tarihsel dağılım a�ısından �lke verileri ile uyumlu g�r�nse de, AIDS evresindeki olgu sayısı a�ısından merkezimizde takip edilen olgular �lke ortalamasının �zerindedir. B�l�m�m�ze başvuran hastaların b�y�k �oğunluğu dışarıdan sevkle geldiği i�in daha ağır olguların kliniğimizde toplanmış olması olasıdır. Merkezimizde, 2006'dan sonra tanı alan AIDS evresindeki hastaların, yine bu d�nemlerde tanı alan t�m HIV ile enfekte olgulara g�re oranında azalma olduğu (%60.7'ye karşı %33.6) g�r�lm�şt�r. İstatistiksel olarak anlamlı olan bu sonu�, başvuru anındaki CD4+ T lenfosit sonu�ları gibi, HIV/AIDS olgularının tarafımızca da artık daha erken evrede tanındığını veya tarafımıza daha erken evrede y�nlendirildiğini desteklemektedir. Araştırmanın kapsadığı tarihler arasında merkezimize başvuran ve takip edilen 255 hastanın 88'inin (%34.5) takip dışı kaldığı g�zlenmiştir. Hastalığın damgalayıcı �zellikte olması, takip ve tedavi s�recinin meşakkatli olması ve bazı hastaların tanıyı kabul etmekte zorluk yaşaması, olguların takip dışına �ıkmasına sebep olmaktadır. Takip dışı kalan olguların g�n�m�zde akıbetlerinin bilinmiyor oluşu bu konuda ileri bir yorum yapılmasını engellemektedir. Olgularımızın takip s�relerine bakıldığında 25 olgunun 120 aydan fazla s�redir takibimizde olduğu anlaşılmıştır. Bu olguların 15'i başvuru anında AIDS evresindedir. Bu veriler, hastalığa AIDS evresindeyken tanı konulsa dahi, hastaların takiplerine d�zenli geldiği takdirde hastalığın uzun yıllar mortalite ile sonu�lanmadan y�netilebileceğini destekleyici niteliktedir.

Amerika'da yapılan, 220.646 HIV/AIDS olgusunun analiz edildiği bir �alışmada, HIV enfeksiyonu tanısı konulduktan sonra beklenen ortalama yaşam s�resinin 1996'da 10.5 yıldan, 2005'de 22.5 yıla �ıktığı rapor edilmiştir11. Araştırmamızda en az 24 ay s�reyle d�zenli olarak takip ettiğimiz 156 olgunun, takibimize alındıktan sonra 24. aydaki sağkalım y�zdesi %93.6'dır (n= 146). Toplam 255 olgudan, araştırmanın yapıldığı tarihte h�len hayatta olduğu tespit edilenlerinin sayısı ise 173 (%67.8)'t�r. Olgulardan 29'unun (%11.4) �ld�ğ� tespit edilmiş; �len hastaların �oğunun enfeksiy�z komplikasyonlarla kaybedildiği belirlenmiştir. Alp ve arkadaşlarının10 serisindeki gibi, kaybedilen hastaların pek �oğu ge� d�nemde başvurmuş ileri evre hastalardır. Kalan 53 olgunun (%20.8) akıbeti ise bilinmemektedir.

�alışmamızda 2006 yılı �ncesi ve sonrası veriler kıyaslandığında, olguların daha erken evrelerde tanı aldığı g�zlenmiştir. �alışmamızla benzer zaman aralığında yapılan bir meta-analizde, ilk başvuru anındaki CD4 h�cre sayılarında yıllar i�erisinde anlamlı bir değişim saptanmadığı bildirilmiştir12. İlgin� olarak; son yıllarda HIV/AIDS farkındalığının artması, daha yaygın ve basit HIV tanı y�ntemlerinin geliştirilmesi, tedavinin daha kolay ve kitlesel olarak ulaşılabilir olması, gelişmiş �lkelerde tanı anındaki CD4 sayısını 307/mm3'ten sadece 336 mm3'e y�kseltmiştir. Oysa bizim verilerimizde benzer zaman aralığındaki değişim �ok daha fazla olmuştur (2006 yılı �ncesi ortalama 240/mm3, 2006 yılı sonrası ortalama 375/mm3). Bulgularımız, bahsedilen d�nemler arasında başvuran AIDS aşamasındaki hasta sayısının azalmasıyla da doğrulanmaktadır. Ge� başvurunun morbidite ile ilişkili olduğu bilindiği i�in, tanının daha erken konabilmiş olması y�z g�ld�r�c� bir gelişmedir.

�nemli bir halk sağlığı sorunu olan HIV/AIDS tanısında, �lkemizde, ilk olgunun tespit edildiği 1985 yılından bug�ne dek b�y�k gelişmeler yaşanmıştır. 2006 yılından sonra hastalar, daha erken d�nemde saptanmaya başlamıştır. Yine son yıllarda, hastalarımızın cinsel y�nelimlerini daha rahat ifade edebildikleri g�zlenmiştir. HIV enfeksiyonu tanısını 2006 yılı �ncesine kıyasla daha erken koyabiliyor isek de, halihazırda pek �ok kişi CD4 h�cre sayısı 500/mm3''�n altına indikten sonra tanı almaktadır. Sonu� olarak, HIV enfeksiyonu hakkında toplumsal bilgilendirilme yapılarak, hem sağlıklı hem de enfekte bireyler arasında farkındalığının artırılması gerektiği d�ş�n�lmektedir.

KAYNAKLAR

  1. Gottlieb MS, Schroff R, Schanker HM, et al. Pneumocystis carinii pneumonia and mucosal candidiasis in previously healthy homosexual men: evidence of a new acquired cellular immunodeficiency. N Engl J Med 1981; 305(24): 1425-31.
  2. Siegal FP, Lopez C, Hammer GS, et al. Severe acquired immunodeficiency in male homosexuals, manifested by chronic perianal ulcerative herpes simplex lesions. N Engl J Med 1981; 305(24): 1439-44.
  3. T.C. Sağlık Bakanlığı HIV/AIDS veri tabloları. Erişim: http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/ veriler_ Haziran_2014.pdf
  4. Matsuda J, Gotoh M. Classification system for HIV infection by CDC. Nihon Rinsho 1993; 51 Suppl: 243-8.
  5. Kommer C. New UNAIDS figures. Kinderkrankenschwester 2013; 32(2):78.
  6. Yemisen M, Aydin OA, Gunduz A, et al. Epidemiological profile of naive HIV-1/AIDS patients in Istanbul: the largest case series from Turkey. Curr HIV Res 2014; 12(1): 60-4.
  7. �elikbaş AK, Baykam N, �zmen S ve ark. HIV/AIDS olgularında antiretroviral tedaviye virolojik ve imm�nolojik yanıtın değerlendirilmesi. Ankem Derg 2011; 25(4): 215-9.
  8. Karaosmanoglu HK, Aydin OA, Nazlican O. Profile of HIV/AIDS patients in a tertiary hospital in Istanbul, Turkey. HIV Clin Trials 2011; 12(2):104-8.
  9. Akalin H, Heper Y, Yilmaz E, et al. Short communication: retrospective analysis of 21 HIV/AIDS cases. Mikrobiyol Bul 2005; 39(3): 339-43.
  10. Alp E, Bozkurt I, Doğanay M. Epidemiological and clinical characteristics of HIV/AIDS patients followed-up in Cappadocia region: 18 years experience. Mikrobiyol Bul 2011; 45(1): 125-36.
  11. Harrison KM, Song R, Zhang X. Life expectancy after HIV diagnosis based on national HIV surveillance data from 25 states, United States. J Acquir Immune Defic Syndr. 2010; 53(1): 124-30.
  12. Lesko CR, Cole SR, Zinski A, Poole C, Mugavero MJ. A systematic review and meta-regression of temporal trends in adult CD4(+) cell count at presentation to HIV care, 1992-2011. Clin Infect Dis. 2013; 57(7): 1027-37.

İletişim (Correspondence):

Uzm. Dr. Pamir �er�i,

Hacettepe �niversitesi Tıp Fak�ltesi,

İ� Hastalıkları Anabilim Dalı,

Sıhhiye 06100, Ankara, T�rkiye.

Tel (Phone): +90 312 305 2302,

E-posta (E-mail): tacpamir01@gmail.com

Yazdır