Abdominal Ağrı Yakınmalı Hastalarda Helicobacter pylori Pozitifliği ve Risk Analizi
Helicobacter pylori Positivity and Risk Analysis in Patients with Abdominal Pain Complaints
Serdal TARHANE1, Turgut ANUK2, Aliye G�LMEZ SAĞLAM3, Hacer Ece �ZCAN4, Mustafa Reha COŞKUN3, Fatih B�Y�K3, Salih OTLU3
1 Kafkas �niversitesi, Sağlık Bilimleri Enstit�s�, Kars.
1 Kafkas University, Institute of Health Sciences, Kars, Turkey.
2 Kafkas �niversitesi Tıp Fak�ltesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Kars.
2 Kafkas University Faculty of Medicine, Department of General Surgery, Kars, Turkey.
3 Kafkas �niversitesi Veteriner Fak�ltesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kars.
3 Kafkas University Faculty of Veterinary Medicine, Department of Microbiology, Kars, Turkey.
4 Kafkas �niversitesi Tıp Fak�ltesi, Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı, Kars.
4 Kafkas University Faculty of Medicine, Department of Medical Pathology, Kars, Turkey.
Makale Atıfı: Tarhane S, Anuk T, G�lmez Sağlam A, �zcan HE, Coşkun MR, B�y�k F, Otlu S. Abdominal ağrı yakınmalı hastalarda Helicobacter pylori pozitifliği ve risk analizi. Mikrobiyol Bul 2019;53(3):262-273.
�Z
Helikobakterler, �zel vir�lans fakt�rleri ve �evresel fakt�rlerin etkisiyle geniş konak �eşitliliğine sahip olup insanlarda da enfeksiyonlara yol a�abilmektedirler. Mide ve �evresinde yaşamalarından dolayı gastrik helikobakterler olarak adlandırılan grup başta Helicobacter pylori olmak �zere Helicobacter heilmannii, Helicobacter felis, Helicobacter salomonis ve diğer bir�ok Helicobacter t�r�nden oluşmaktadır. Bu �alışmada abdominal ağrı şik�yetleriyle Kafkas �niversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Endoskopi birimine başvuran toplam 195 hastanın (119'u kent ve 76'sı kırsalda yaşayan, 18 ile 93 yaş aralığında 121 kadın ve 74 erkek) gastrik helikobakterler (H.pylori, H.felis ve H.heilmannii) y�n�nden değerlendirilmesi ama�lanmıştır. Bu ama�la, hastalardan endoskopi işlemini takiben midenin �eşitli kısımlarından (korpus ve antrum) alınan biyopsi �rnekleri histopatolojik inceleme ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile analiz edilmiştir. Histopatolojik analizde alınan kesitler May-Grunwald-Giemsa ile boyanarak y�zey epitellerine tutunmuş spiral şekilli helikobakterler aranmıştır. Biyopsi �rneklerinden direkt etken analizinde ise 16S rRNA gen temelli cinse �zg�l PCR ve �reaz B gen temelli t�re �zg�l PCR y�ntemleri kullanılmıştır. Histopatolojik değerlendirmesi yapılan 195 �rneğin 163 (%83.58)'� gastrik helikobakterler y�n�nden pozitif bulunurken, beş �rnek ş�pheli ve 27 �rnek negatif saptanmıştır. Cinse �zg�l PCR ile histopatolojisi pozitif 91, negatif 13 ve ş�pheli �� �rnekten olmak �zere toplam 107 (%54.87) �rnekte Helicobacter spp. DNA'sı saptanmıştır. �rneklerin 87 (%44.61)'si t�re �zg�l PCR ile H.pylori olarak tanımlanmıştır. �rneklerin hi�birisinde H.felis ve H.heilmannii saptanamazken, cinse �zg�l PCR ile pozitif bulunan 20 �rnek tanımlanamamıştır. �alışmada, kentsel alanlarda yaşayan bireylerin %42.85'i ve kırsalda yaşayanların %47.36'sında H.pylori saptanmıştır. Kadınların %46.28'i ve erkeklerin %41.89'u H.pylori y�n�nden pozitif olarak belirlenmiştir. 15-24 yaş arası bireylerin %60'ı, 25-44 yaş arası bireylerin %60.27'si, 45-64 yaş arası bireylerin %34.66'sı ve 65 yaş ve �zeri bireylerin %29.72'si H.pylori y�n�nden pozitif belirlenirken, kedi-k�pek besleyen bireylerin %42.64'�, beslemeyenlerin ise %45.66'sında H.pylori saptanmıştır. Elde edilen bu determinantlar ile hastalık prevalansı arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p> 0.05). Ancak, H.pylori pozitifliği, aktif �alışma yaş d�nemi olan 25-44 yaş grubu bireylerde artan etken maruziyetine bağlı olarak daha fazla saptanmıştır (p< 0.05). Bu �alışma b�lgemizdeki insanlarda H.pylori yaygınlığı ve olası risk fakt�rlerinin analizi ile ilgili ilk �alışma olup, bu konuda �alışma yapan araştırmacılar i�in faydalı bilgiler sunacağı d�ş�n�lm�şt�r.
Anahtar kelimeler: Gastrik helikobakter; Helicobacter pylori; histopatoloji; polimeraz zincir reaksiyonu; risk analizi.
ABSTRACT
Helicobacters have wide host diversity due to the their particular virulence and environmental factors and may cause infections in humans. As they live in and around the stomach the group is called as gastric helicobacters which particularly consists of Helicobacter pylori and Helicobacter heilmanni, Helicobacter felis, Helicobacter salomonis and many other species, as well. In this study, it was aimed to evaluate 195 patients (119 urban and 76 rural residents, 121 female and 74 male individuals between 18 and 93 years of age) in terms of gastric Helicobacter (H.pylori, H.felis and H.heilmanii) who have admitted to the Health Research and Application Center of Kafkas University Endoscopy Unit of the General Surgery Department with the complaints of abdominal pain. For this purpose, biopsy specimens obtained from various parts of the stomach (corpus and antrum) by endoscopy were analyzed with histopathological examination and PCR. Histopathological analysis sections were stained with May-Grunwald-Giemsa and spiral-shaped helicobacters attached to the surface of the epithelium were investigated. For the direct analysis of Helicobacter in biopsy samples, 16S rRNA gene based genus-specific and urease B gene based species-specific PCR methods were used. Out of the 195 cases that were histopathologically evaluated 163 (83.58%) were found to be positive for gastric Helicobacter, while five were suspected and 27 were negative. Helicobacter spp. DNA were detected in 107 (54.87%) samples, of these samples 91 were histopathologically positive, 13 were negative and three were suspicious samples. Eighty seven (44.61%) of the samples were identified as H.pylori by species-specific PCR. H.felis and H.heilmannii could not be detected in any of the samples; meanwhile genus-specific PCR positive 20 samples were not identified. In this study, 42.85% of the individuals living in urban area and 47.36% of those living in rural area were identified as H.pylori positive. 46.28% of women and 41.89% of men were positive for H.pylori. The age range of H.pylori positive individuals were as follows: 60% of the individuals were between 15-24 years, 60.27% of the individuals were between 25-44 years, 34.66% of the individuals were between 45-64 years and 29.72% of the individuals were 65 and over. 42.64% of the cat or dog owners were found as H.pylori positive whereas H.pylori was positive in 45.66% of the individuals who do not own animals. No significant relationship was found between these determinants and the prevalence of the disease (p> 0.05). However, the positivity of H.pylori was higher in the 25-44 active working age group due to the increased agent exposure (p< 0.05). This study is the first study on the prevalence of H.pylori in humans and analysis of possible risk factors in the region and hoped to provide useful information for the researchers working in this field.
Keywords: Gastric helicobacter; Helicobacter pylori; histopathology; polymerase chain reaction; risk analysis.
Geliş Tarihi (Received): 12.12.2018 - Kabul Ediliş Tarihi (Accepted): 30.04.2019
GİRİŞ
Helicobacter cinsi mikroorganizmalar insanların ve �eşitli hayvanların (kedi, k�pek, domuz vb.) sindirim sisteminde kolonize olabilen ve yangısal sonu�lara yol a�an gram-negatif sarmal g�r�n�ml� bakterilerdir. Mide ve �evresindeki yerleşimlerinden dolayı gastrik helikobakterler olarak adlandırılan grup başta Helicobacter pylori olmak �zere Helicobacter heilmannii, Helicobacter felis ve Helicobacter salomonis ve diğer bir�ok Helicobacter t�r�nden oluşmaktadır1.
Gelişmiş �lkelerde %20-50, gelişmekte olan �lkelerde ise %80 saptanma d�zeyi ile H.pylori d�nyanın en yaygın enfeksiyon etkeni olarak bilinmektedir. Bu enfeksiyonun prevalansı coğrafik b�lge, yaş, cinsiyet gibi fakt�rlerin yanı sıra hijyen uygulamaları, meslek, gelir d�zeyi, yaşam koşulları ve etnik fakt�rler gibi bir�ok sosyoekonomik değişkene bağlı olarak farklılık g�stermektedir. H.pylori, insanlarda başta gastrit, �lser, mide kanseri ve gastrik B-lenfosit lenfoması (MALT lenfoma) olmak �zere, otoimm�n tiroid hastalığı, trombositopenik purpura, demir eksikliği anemisi ve migren gibi sindirim sistemi dışındaki hastalıklarla da ilişkilendirilmiştir2. Diğer gastrik t�rlerin (H.felis ve H.heilmannii) insanlarda benzer hastalıklara yol a�abileceği bildirilmesine rağmen bu t�rler olduk�a nadir olarak hastalık yapmaktadırlar3,4. Sayılan bu t�rlerle ilgili insan enfeksiyonları daha �ok kedi-k�pek varlığı, bakım ve beslenmesi ile ilişkilendirilmiştir ancak H.pylori i�in hayvanlardan bulaş riski kesin olarak kanıtlanmamıştır4.
Bakterinin k�lt�r� zor ve zahmetli olduğundan, gastrik helikobakter enfeksiyonlarının tanısında histopatolojik analiz, hızlı �reaz testi, �re nefes testi, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ve ELISA gibi bir�ok y�ntem kullanılmaktadır. Direkt tanıda kullanılan histopatolojik y�ntemlerle dokulardaki enflamasyon ve metaplazinin derecesi ve gastrik kanser varlığı araştırılabilmekte ve bunlara ilaveten tipik sarmal şekilli bakterilerin saptanması ile teşhis konulabilmektedir5. Atrofik gastrit ve intestinal metaplazi olasılığı nedeniyle histopatolojik analizin midenin korpus ve antrumundan alınan �rnekler �zerinde yapılması tercih edilmektedir6. Tanı y�ntemleri arasında yer alan PCR y�ntemi, y�ksek duyarlılığı ile biyopsi �rneklerinden helikobakterlerin direkt tanısında g�venilir sonu�lar vermektedir5.
Bu �alışmada, Kars y�resinde yaşayan ve abdominal ağrı şik�yeti ile Kafkas �niversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Endoskopi Birimine kabul edilen hastaların mide biyopsi �rneklerinden H.pylori, H.felis ve H.heilmannii t�rlerinin histopatolojik ve PCR y�ntemleri ile karşılaştırmalı analizi ve helikobakter pozitifliğinin �eşitli hastalık determinantları (yaş, cinsiyet, coğrafik karakteristik, hayvan besleme vb.) ile korelasyonunun belirlenmesi ama�lanmıştır.
GERE� ve Y�NTEM
Bu �alışma, Kafkas �niversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu Başkanlığının onayı ile ger�ekleştirildi. (Tarih: 26/10/2016 ve Karar no: 101)
Hasta Grubu
Bu �alışma, 2016-2017 tarihleri arasında Kafkas �niversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Endoskopi Birimine abdominal ağrı şikayeti ile başvuran bireyler �zerinde ger�ekleştirildi. �alışmaya, Kars y�resinde yaşayan, yaşları 18 ile 93 arasında değişen ve �eşitli abdominal ağrı şikayetleriyle ilgili birime kabul edilen 121 kadın ve 74 erkek olmak �zere toplam 195 hasta dahil edildi. �alışmada hastaların demografik �zellikleri (yaş ve cinsiyet), coğrafik karakteristikleri (kentsel ve kırsal yaşam) ve kedi-k�pek sahipliliği gibi epidemiyolojik veriler de kaydedildi. Hastalara ait mide biyopsi �rnekleri (antrum ve korpus b�lgesinden) endoskopi biriminde uzmanlar tarafından usul�ne uygun olarak alındı ve biyopsilerden biri histopatolojik analiz i�in %10'luk formol i�erisinde Kafkas �niversitesi Tıp Fak�ltesi Patoloji Laboratuvarlarına, diğeri ise PCR analizi i�in 1 ml steril serum fizyolojik (%0.9 NaCl2) bulunan t�plere aktarılarak soğuk zincirde kısa s�rede Kafkas �niversitesi Veteriner Fak�ltesi Mikrobiyoloji Laboratuvarlarına ulaştırıldı.
Histopatolojik Analiz
�alışmada 195 hastanın biyopsi �rneğinin histopatolojik analizi yapıldı. Bu ama�la, endoskopi ile midenin antrum ve korpus kısımlarından alınan biyopsi �rneklerinden 5 �m kalınlıkta kesitler hazırlandı ve May-Grunwald-Giemsa ile boyanarak mide y�zey epitellerine tutunmuş sarmal şekilli helikobakterler arandı7.
Molek�ler Analiz
Doku �rneklerinin steril serum fizyolojik (%0.9 NaCl2) ile homojenizasyonu sonrası ticari kit (DNeasy Blood & Tissue Kits, Qiagen, Almanya) ile �rneklerden DNA ekstraksiyonu ger�ekleştirildi. �rneklerin, 16S rRNA gen temelli primer �ifti ile cinse �zg�l PCR8 ve �reaz B gen temelli primer �ifti ile t�re �zg�l PCR9 analizleri ger�ekleştirildi (Tablo I). Cins ve t�re �zg�l PCR i�in hazırlanan 25 �l'lik total reaksiyon karışımı; 200 �M dNTP miks, 1 X tampon ��zeltisi, 20 pmol primer-F, 20 pmol primer-R, 1.5 mM MgCl2, 0.75 U Taq DNA polimeraz, RNase-DNase i�ermeyen su ve 2.5 �l kalıp DNA i�erecek şekilde hazırlandı. Reaksiyonun ısı d�ng�s� cinse �zg�l PCR'de; 94oC'de 2.5 dk ilk denat�rasyonu takiben, 40 d�ng�den oluşan 94oC'de 1 dk denat�rasyon, 50oC'de 1 dk primer bağlanması, 72oC'de 1 dk zincir uzaması ve son olarak 72oC'de 15 dk son uzama şeklinde tamamlandı. T�re �zg�l PCR'de; 94oC'de 3 dk ilk denat�rasyonu takiben, 30 d�ng�den oluşan 94oC'de 30 sn denat�rasyon, 57oC'de 30 sn primer bağlanması, 72oC'de 1 dk zincir uzaması ve son olarak 72oC'de 5 dk son uzamadan oluşan ısı d�ng�s� uygulandı. PCR reaksiyonları, Kafkas �niversitesi Veteriner Fak�ltesi suş koleksiyonundan temin edilen tanımlanmış helikobakter t�rlerinden oluşan pozitif kontroller ve RNase-DNase i�ermeyen suyun kullanıldığı negatif kontrol eşliğinde ger�ekleştirildi. PCR �r�nlerinin g�r�nt�lenmesi amacıyla %1.5 agaroz i�eren yatay jel elektroforez tekniği kullanıldı ve Tablo I'de belirtilen �zg�l bant b�y�kl�kleri arandı.
İstatistiksel Analiz
H.pylori pozitifliği ve demografik �zelliklerin korelasyonun değerlendirildiği bu �alışmada toplam 195 hastaya ait veriler kullanıldı. Verilerin istatistiksel analizi IBM SPSS Statistic 20.0. programı aracılığı ile ger�ekleştirildi. �rnek sayısının (n= 195) istatistiksel g�� y�n�nden analizi Student's t-test aracılığı ile yapıldı10. H.pylori pozitifliği ile cinsiyet, coğrafi �zellik ve kedi-k�pek sahipliliği korelasyonu Fisher kesinlik testi (Fisher's exact test) ile analiz edildi. H.pylori'nin yaş ile olan korelasyonu ise Pearson ki-kare testi ile analiz edildi ve yaş gruplamasında Birleşmiş Milletler (UN) yaş skalası kullanıldı11. p< 0.05 olan değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Histopatolojik incelemede May-Grunwald-Giemsa ile boyalı preparatlarda helikobakterler, a�ık mavi zeminde koyu mavi renkte boyanmış, sarmal bakteriler olarak g�zlenmiştir (Resim 1).
Histopatolojik olarak incelenen 195 mide biyopsi �rneğinin 163 (%83.58)'� gastrik helikobakterler y�n�nden pozitif bulunurken, beş �rnek ş�pheli ve 27 �rnek negatif olarak saptanmıştır (Tablo II).
Cinse �zg�l PCR sonucu 195 mide biyopsi �rneğinin 107 (%54.87)'sinde 400 bp bant b�y�kl�ğ�nde amplifiye �r�nlerin varlığı ile Helicobacter DNA'sı saptanmış, 88 �rnek negatif bulunmuştur. Bu �rneklerin t�re �zg�l PCR analizi sonrası 87 (%81.3)'si, 1707 bp bant b�y�kl�ğ�nde amplifiye �r�nlerin varlığı ile H.pylori olarak tanımlandı. Toplamda 195 �rnekten 87 (%44.61)'si H.pylori y�n�nden pozitif olarak tanımlandı. Cinse �zg�l PCR pozitif 20 �rnek araştırılan gastrik helikobakterler (H.pylori, H.felis ve H.heilmannii) y�n�nden negatif saptanmıştır (Resim 2, Tablo II).
Hastaların histopatolojik analiz bulguları ile PCR bulguları arasında �nemli farklılıklar saptanmıştır. Değerlendirilen 195 �rneğin 163'�n�n histopatolojisi pozitif olup bu �rneklerin sadece 91'inde Helicobacter DNA'sı saptanmış ve bunların da 74'� H.pylori olarak tanımlanmıştır. Ayrıca histopatolojisi ş�pheli beş �rnekten ��� cins ve t�re �zg�l PCR ile pozitif saptanırken, histopatolojisi negatif 27 �rneğin 13'� cinse �zg�l PCR ile ve bunların da 10'u t�re �zg�l PCR ile pozitif bulunmuştur (Tablo II).
H.pylori pozitifliği ve demografik �zelliklerin korelasyonunun değerlendirildiği bu �alışmada toplam 195 hastaya ait veriler kullanılmıştır ve yapılan g�� analizinde (p1= %39, p2= %5.6, n1= 76, n2= 11) 0.05 anlamlılık seviyesinde, %95 g�ven aralığında �alışmanın g�c�n�n 0.99 olduğu belirlenmiştir. Bu değer �rneklem hacminin yeterli olduğuna işaret etmektedir. H.pylori varlığının cinsiyete g�re dağılımına bakıldığında, �rneklenen 121 kadından 56 (%46.28)'sı ve 74 erkekten 31 (%41.89)'inde H.pylori saptanmıştır. H.pylori kolonizasyonunun cinsiyete g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamsız (p> 0.05) bulunurken, kadınlarda H.pylori riskinin erkeklere oranla 1.2 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir (Odds oranı 1.2) (Tablo III).
H.pylori varlığının yaşa g�re dağılımına bakıldığında; 15-24 yaş arası 10 �rnekten altısında (%60), 25-44 yaş arası 73 �rnekten 44 (%60.27)'�nde, 45-64 yaş arası 75 �rnekten 26 (%34.66)'sında ve 65 yaş ve �zeri 37 �rnekten 11 (%29.72)'inde H.pylori saptanmıştır. H.pylori kolonizasyonunun yaşa g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamlı (p< 0.05) bulunurken, H.pylori riskinin 65 ve �zeri yaş grubuna oranla, 15-24 yaş grubu bireylerde 3.5 kat, 25-44 yaş grubu bireylerde 3.6 kat ve 45-64 yaş grubu bireylerde ise 1.3 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir (Tablo III).
H.pylori pozitifliğinin insanların coğrafik �zelliğe g�re dağılımına bakıldığında, kentsel alanlarda yaşayan 119 bireyin 51 (%42.85)'i ve kırsalda yaşayan 76 bireyin 36 (%47.36)'sında H.pylori saptanmıştır. H.pylori kolonizasyonunun coğrafik yerleşkeye g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamsız (p> 0.05) bulunurken, kırsalda yaşayan insanlarda H.pylori riskinin kentsel alanlarda yaşayanlara oranla 1.2 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir (Odds oranı 1.2) (Tablo III).
H.pylori pozitifliğinin insanların kedi-k�pek gibi evcil hayvan sahipliliği ile olan ilişkisine bakıldığında, kedi-k�pek besleyen 68 bireyden 29 (%42.64)'u ve kedi k�pek beslemeyenlerde 127 bireyden 58 (%45.66)'inde H.pylori saptanmıştır. H.pylori kolonizasyonunun kedi-k�pek sahipliliğine g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamsız (p> 0.05) bulunurken, kedi-k�pek beslemeyen bireylerde H.pylori riskinin kedi-k�pek besleyenlere oranla 1.1 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir (Odds oranı 1.1) (Tablo III).
TARTIŞMA
Helikobakter enfeksiyonlarının klinik teşhisinde �reaz testi, histopatolojik inceleme, �re nefes testi, serolojik teknikler, k�lt�r, dışkı antijen testi ve PCR gibi bir�ok y�ntem uygulanmaktadır. Etkenin direkt tanısında kullanılan histopatolojik y�ntemlerin tanısal g�c�, alınan biyopsi sayısı, �rnek alınan b�lgenin bakteri y�k�, boyama y�ntemi ve tanıyı koyan kişinin bilgi ve becerisi ile yakından ilişkilidir5,12. Histopatolojik analizde �rnekler, hematoksilen-eozin, Warthin-Starry g�m�şleme, akridin oranj, Giemsa veya alcian mavisi ile boyandıktan sonra mukus i�inde y�zey epiteline tutunmuş bakteriler araştırılmaktadır. Bu teknikler midede oluşan değişikliklerin de g�sterilebilmesi a�ısından �nemli bir tercih nedeni olmaktadırlar13. Khalifehgholi ve arkadaşları14 tarafından yapılan bir �alışmada 91 hastaya ait biyopsi, kan ve dışkı �rnekleri H.pylori y�n�nden incelenmiş ve PCR'ye kıyasla en y�ksek duyarlılık %95.6 oranla histopatolojik analiz ve hızlı �reaz testi ile elde edilmiştir. Pacheco ve arkadaşları15 tarafından yapılan bir başka �alışmada dispepsili 106 hastaya ait biyopsi �rnekleri serolojik, histopatolojik, hızlı �reaz testi ve PCR ile incelenmiş ve en y�ksek (%86) pozitiflik histopatolojik y�ntemle elde edilmiştir. Bu �alışmada mide biyopsi �rneklerinin histopatolojik incelenmesi sonucu 163 (%83.58)'�nde Helicobacter spp. tanısı konulurken, PCR analizleri ile histopatolojik olarak pozitif bulunan 91 �rnek de dahil toplam 107 (%54.87) �rnekte Helicobacter spp. DNA'sı belirlenmiş ve bu �rneklerin 87 (%81.3)'si H.pylori olarak tanımlanmıştır. Toplamda 195 �rneğin 87 (%44.61)'si H.pylori pozitif olarak saptanmıştır. Y�ntemler arası �nemli (p< 0.01) farklılıklar tespit edilmiş olup genel anlamda histopatolojik analiz ile PCR y�ntemleri arasındaki uyum olduk�a d�ş�k olarak saptanmıştır. PCR ile elde edilen pozitif sonu�lar diğer �alışmalardakine16,17 benzer nitelikte olmakla beraber histopatolojik bulgulara oranla az sayıda olduğu tespit edilmiştir. Ancak bakteri �zg�l gen b�lgelerinin in vitro olarak �oğaltıldığı PCR tekniğinin �st�nl�ğ� bir�ok �alışmada vurgulanmış ve H.pylori'nin teşhisinde "altın standart" olarak tanımlanan bir�ok y�ntemle karşılaştırıldığında PCR'nin tanısal kapasitesi bunlara eşdeğer bulunmuştur5,15. Bakteriyel DNA'nın �zg�l amplifikasyonuna bağlı olan PCR'ye kıyasla, boyanmış kıvrımlı bakterilerin g�rsel g�zlemi �zerine kurulan histopatolojik analizde pozitifliğin daha fazla olmasının en muhtemel nedeni bu �alışmada incelenenlerin dışında Helicobacter t�rlerinin veya diğer kıvrımlı bakterilerin varlığı olarak d�ş�n�lm�şt�r. Ayrıca histopatolojik analizdeki pozitifliğin y�ksek olarak saptanması boyama tekniği ve değerlendirilmesindeki hataları ve analizi yapan kişilerden kaynaklı yanılgıları da akıllara getirmektedir. Dolayısıyla H.pylori pozitifliğinde t�re �zg�l PCR sonu�ları esas alınmış ve enfeksiyon ile hastalık determinantlarının ilişkilendirilmesi bu oran �zerinden ger�ekleştirilmiştir.
H.pylori insanlarda en yaygın gastrik helikobakter t�r�d�r. Bunun yanı sıra �zellikle kedi-k�pek teması olan bireylerde diğer gastrik t�rlere, H.heilmannii ve H.felis, bağlı enfeksiyonlar da bildirilmiştir18. Sağlıklı kedi ve k�peklerde %40-100 oranlarında saptanan bu gastrik t�rler insan sağlığı a�ısından risk arz etmektedir19,20. Bu �alışmada �rneklerin 87 (%44.61)'si H.pylori olarak tanımlanırken, hi�birisinde H.felis ya da H.heilmannii belirlenememiştir. �rneklerin 20 (%10.2)'sinde ise Helicobacter DNA'sı saptanmış ancak incelenen gastrik t�rler y�n�nden pozitiflik elde edilememiştir. H.pylori pozitifliği a�ısından kedi ve/veya k�pek besleyenler ile beslemeyenler arasında istatistiksel olarak bir anlam saptanamazken (p> 0.05 ve Odds oranı kedi-k�pek beslemeyenlerde 1.1), bunun H.pylori'nin kedi ve k�peklerde �ok nadir olarak g�r�lmesi8 ve dolayısıyla bu hayvanların insanlara bulaşmada H.pylori i�in olası rezervuar olmamalarından kaynaklanıyor olabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Tanımlanamayan 20 �rneğin ise sığır ya da koyun orijinli olası diğer gastrik helikobakter t�rleri (H.salomonis, H. bizzozeronii vs.) y�n�nden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya �ıkarmaktadır.
Yangısal olarak akut ve kronik evreleri olan H.pylori enfeksiyonu hemen her yaş grubu insanda g�r�lmesine rağmen olguların b�y�k bir �oğunluğuna (%80) 50 yaş �ncesi erişkin yaş grubunda rastlanılmaktadır. Yaşa paralel olarak enfeksiyon prevalansındaki artışın, insanların �m�rleri boyunca bakteriye s�rekli temas ihtimallerinden kaynaklı olacağı d�ş�n�lmekle beraber21,22 bunun aksi durumlar da s�z konusudur ve gen� yaştaki �ocuklarda da enfeksiyon bildirilmiştir23. Bu �alışmada H.pylori pozitif hastaların yaşları 18 ile 79 arasında değişmekte olup, 15-24 yaş arası 10 �rnekten altısında (%60), 25-44 yaş arası 73 �rnekten 44 (%60.27)'�nde, 45-64 yaş arası 75 �rnekten 26 (%34.66)'sında ve 65 yaş ve �zeri 37 �rnekten 11 (%29.72)'inde H.pylori saptanmıştır. H.pylori kolonizasyonunun yaşa g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamlı (p< 0.05) bulunurken, diğer t�m yaş grubu bireylerde H.pylori riskinin 65 ve �zeri yaş grubuna oranla daha fazla olduğu belirlenmiştir (Odds oranları 1.3 ile 3.6 arası değişmektedir) (Tablo III). 15-24 ve 25-44 yaş gruplarında enfeksiyon oranının daha fazla olmasının nedeni aktif �alışma yaşına sahip bireylerden oluşuyor olmaları ve buna bağlı olarak artan etken maruziyetleri olarak d�ş�n�lmektedir. Buna ilaveten ilerleyen yaşlarda atrofiye mide yapısının gelişimi ve antibiyotik ve antisekretuar tedavi girişimlerinin artması saptanabilir mikroorganizma sayısını azaltmaktadır24. Ayrıca, �alışılan y�re itibarıyla d�ş�k sosyo-ekonomik durum, genetik fakt�rler ve yetersiz eğitimin bahsi ge�en bu yaş gruplarında etken kolonizasyonuna olumlu katkı sağladığı d�ş�n�lmektedir25.
Pop�lasyonlar �zerinde yapılan epidemiyolojik �alışmalarda, H.pylori enfeksiyonunun erkeklerde daha fazla olduğuna dair genel bir kanı bulunmaktadır ve bu konuyla ilgili meta-analizler yapılmıştır26. Enfeksiyonun cinsiyet dağılımı tam olarak a�ıklanamamakla beraber erkeklerin hijyenik olmayan ortamlarda daha yoğun bulunmaları ve sigara, alkol gibi daha riskli davranış eğilimlerinin fazla olması şeklinde yorumlanmıştır27. Bu durumun aksi de bildirilmiş28,29 ve enfeksiyon ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır30,31. Bu �alışmada kadınlara ait �rneklerin %46.28 ve erkeklere ait �rneklerin %41.89'i H.pylori y�n�nden pozitif saptanırken, H.pylori kolonizasyonunun cinsiyete g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamsız (p> 0.05) bulundu. Ancak diğer �alışmalara29,30 benzer şekilde kadınlarda H.pylori riskinin erkeklere oranla 1.2 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir (Odds oranı 1.2). Enfeksiyonun kadınlarda fazla olmasının raslantısal olduğu d�ş�n�lmektedir.
H.pylori enfeksiyonun yaygınlığı toplumun sosyoekonomik durumuyla yakından ilişkilidir32. Temiz i�me suyuna ulaşım sıkıntısı, hijyenik tuvaletlerin olmayışı, sınırsız a�ık alan erişimi ve hayvan maruziyetleri gibi belirleyicilerin yer aldığı kırsal kesimlerde H.pylori enfeksiyon riski kentsel yaşama oranla daha fazladır33,34. Bu �alışmada, kentsel alanlarda yaşayan bireylerin %42.85'i ve kırsalda yaşayan bireyin %47.36'sında H.pylori saptanırken, H.pylori kolonizasyonunun coğrafik yerleşkeye g�re dağılımı istatistiksel olarak anlamsız (p> 0.05) bulunmuştur. Bu durumun, Kars y�resinde şehir merkeziyle kırsal kesim arasındaki yaşam standartlarının farklı olmaması, predispozisyon oluşturan fakt�rlerin benzer olması ve aynı kalabalık aile ortamının her iki alanda da paylaşılmasından kaynaklanıyor olabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Kırsalda yaşayan insanlarda H.pylori riskinin kentsel alanlarda yaşayanlara oranla 1.2 kat daha fazla olması (Odds oranı 1.2) ise temelinde hijyen ve sanitasyonla ilgili belirleyicilerin yer aldığı kırsal yaşamın bir sonucu olarak d�ş�n�lmektedir.
Sonu� olarak, gelişmekte olan �lkelerde olduğu gibi �lkemizde de H.pylori enfeksiyonu yaygın g�r�lmesi nedeniyle ciddiyetini korumaktadır. H.pylori enfeksiyonunun doğru teşhis edilebilmesi i�in uygun tanı algoritmalarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu �alışma ile elde edilen veriler b�lgemiz insanlarında yapılan ilk �alışma olup Kars y�resinde H.pylori yaygınlığı ve bununla ilgili risk fakt�rlerinin analizi hakkında bu konuda �alışanlar i�in faydalı bilgiler sunacağı umulmaktadır.
�IKAR �ATIŞMASI
Yazarlar bu makale ile ilgili herhangi bir �ıkar �atışması bildirmemişlerdir.
KAYNAKLAR
İletişim (Correspondence):
Do�. Dr. Fatih B�y�k,
Kafkas �niversitesi Veteriner Fak�ltesi,
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
36100, Kars, T�rkiye.
Tel (Phone): +90 474 242 68 36-5139,
E-posta (E-mail): fatihbyk08@hotmail.com